DÜNYANIN İSRAİL, MÜSLÜMANLARIN ÜMMETLEŞEMEME SORUNU Siyonist İşgal, Mülksüzleştirme ve Gazze Furka

 

Editör                                Kasım 2023, Sayı: 351, Sayfa: 1

İslâmî Direniş Hareketi HAMAS’ın 7 Ekim 2023 Cumartesi sabahı, güne Şabat sarhoşluğuyla uyanan Siyonistlerin Süpernova Festivali’ne, Tel Aviv sokaklarına yaptığı baskınlar Ortadoğu’da, Filistin meselesinde çok ciddi sonuçlara yol açacak olayların başlangıcını oluşturdu. HAMAS’a bağlı İzzettin Kassam Tugayları’nın onlarca paraşütlü mücahidinin göklerde süzüldüğü, yine sayısız mücahidin Tel Aviv’de pek çok İsrailliyi rehin aldığı olaylar dünya çapında etki uyandırdı. HAMAS, yalnızca rehinelerle yetinmeyerek İsrail’in aşılmaz denen “demir kubbe” namlı savunma sistemini delik deşik eden yüzlerce roket ve füze yollayarak çok ciddi zayiatlar verdirdi. Dünya HAMAS’ın bu operasyonlarını şaşkınlıkla izlerken, İsrailliler hayatlarının en büyük korkusunu, endişesini yaşıyorlardı.

HAMAS’ın operasyonu dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatlarından birine sahip İsrail’in büyük zafiyet içinde olduğunu da ortaya koyuyordu. Bir tarafta ülkesinin, insanının bağımsızlığı ve işgali ortadan kaldırmak için mücadele veren bir hareket öte tarafta Amerika Birleşik Devletleri’nin, küresel güçlerin ve Batı’nın desteğini alan İsrail’in bulunması, tarihte eşi benzeri pek görülmeyen yeni bir operasyon, zafiyetlerin, komplo teorilerinin arka arkaya gelmesine de neden oldu. Bazıları İsrail’in aşırı özgüveni ve güç kirlenmesi nedeniyle “uyuduğunu” söylerken kimileri de İsrail’i ve Yahudi kimliğini, gücünü yine kutsallaştıracak derecede bunun “MOSSAD’ın bilgisi ve hatta desteği sayesinde” gerçekleştiği yorumlarını yaptı.  Öyle ki 11 Eylül kavramı hadisenin ilk zamanlarında çokça kullanıldı. ABD’nin 11 Eylül’ü bahane ederek Afganistan ve Irak’ı işgalini İsrail için de uyarlayanlar, artık İsrail’in ABD ile beraber Ortadoğu’yu, haritaları, sınırları değiştirebileceğini iddia etmeye yöneldi. ABD’nin en büyük savaş gemilerini Akdeniz’e göndermesi meselenin Filistin’i aşacağını gösteriyordu. Tüm hazırlıklara, hava saldırılarında taş üstünde taş bırakılmamasına rağmen İsrail o beklenen kara savaşına bir türlü girişemedi, HAMAS’ın yine organize şekilde güçlü direniş sergilediği gözlendi.

İsrail Gazze’yi katliamlarla, bombalamalarla Müslümanlardan “arındırdıktan sonra” Batı Şeria’yı da aynı şekilde eşi benzeri görülmemiş bir soykırıma tabi tutarak bütünüyle Yahudileri yerleştireceği daha da netleşti. Avrupa’daki Verdun Savaşı’ndan daha ağır bir bombardımanla İsrail tüm uluslararası savaş hukukunu çiğneyerek “bebek ve çocuk hastaneleri”ni de bombaladı; hastaneleri bile tehdit görüyordu. Dünya El Ahli Hastanesi’ni bombalayıp binlere varan Müslüman çocuğu, bebeği öldürdükten sonra İsrail’in, Yahudilerin ne olduğunu, amaçlarını, katliamcı yüzlerini daha iyi anladı.  

Her ne kadar canlı yayınlarla çocukları bombalamaları izlense de ne büyük güçlerden ne dünyanın öteki ülkelerinden ve asıl olarak da İslam âleminden bireysel, toplumsal tepki ve yardımların haricinde herhangi bir siyasi, askerî yardım Filistinlilere, Gazzelilere ulaştırılmadı. İslam dünyasının halklar dışında yönetimler düzeyinde var olmadığı, İslam ülkelerinin olup bitenleri ancak çaresizce izleyebildiği açıkça görüldü. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın HAMAS’ı terör örgütü değil mücahitler olarak gördüğünü açıklaması dünyada şok etkisi yaratırken İslam âleminde büyük bir destekle karşılandı. Türkiye’nin arabuluculuk, garantörlük gibi önerileri yankı bulsa da sonuç alıcı olmadı. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Türkiye’nin güvenliği Gazze’den başlar!”, cümlesi Türkiye’nin meseleyi ciddiye alsa bile tesirli adım atamayacağı gerçeğinin göstergesiydi. Sivil toplum kuruluşları yardım kampanyaları, boykotlar, gösterilerle Gazze’ye desteğini gösteren etkinlikler düzenlemeye devam ediyor.

HAMAS’ın eylemi şüphesiz Filistin için ciddi sonuçlar doğurmaya gebeydi. Tamamıyla köşeye sıkıştırılmış, sürekli yeni yerleşimler açarak evleri alınmaya, teker teker, az az öldürülmeye devam eden Filistinli Müslümanların önünde iki seçenek bulunuyordu kuşkusuz. Ya kaynar suda “haşlanan kurbağa” gibi yavaş yavaş ölecekler, sürülecekler ya da Allah’ın bahşettiği umudu diri tutan bir çıkış hamlesi gerçekleştireceklerdi. HAMAS’ın bu eylemi Filistin mücadelesini dünyanın gündemine tekrar getirirken konformizme dalan Müslümanların gözden çıkardığı mücadeleyi, azmi yeniden diriltti. Filistin meselesi HAMAS’ın Aksa Tufanı eylemiyle yalnız Müslümanların değil artık dünyanın gündemine yeniden oturdu. Asıl sorunun İslâm âleminin kalbine bir hançer gibi saplanan Siyonist İsrail olduğu bir defa daha aşikâr hâle geldi. HAMAS’ı gözden çıkararak, İran’a muhtaç hâle getirmeye çalışan, işbirlikçileri muhatap alan İsrail ve diğer bölge ülkelerine böylece cevap verilirken HAMAS’a, Filistin davasına tepeden bakan, kibirli, üsttenci petro-dolar ülkeleri, İslam İşbirliği Teşkilatı da İsrail’le beraber gereken cevabı aldı. Dahası artık İsrail’e dokunulabileceği, yenilebileceği fikri ayan beyan ortaya çıktı ve Müslümanlara ümit aşıladı.

İsrail’in serseri mayın gibi önüne gelen her yeri bombalaması, Gazze’de uyguladığı bu soykırım Nazileri bile geride bıraktı. “Yerleşimci” adı altındaki fanatik Yahudilerin durmaksızın Filistinlileri evlerinden etmeyi sürdürmesi HAMAS’ın mücadelesinin haklılığını daha çok gösterdi. Filistinli Müslümanların elektriğinin, suyunun kesilmesi bir tarafa sosyal medyada bununla dalga geçen videolar paylaşan, ağzını musluğa dayayıp zulmü, katliamı destekleyen Yahudiler Netenyahu ile aynı yerde durmaktadırlar. Gazze saldırıları, hastane katliamları Batı’nın evrenselliğinin, liberal değerlerinin iflasının da ilanıydı. Avrupa’nın pek çok yerinde Filistin lehine gösteri yapılmasını yasaklayan demokrat Avrupa’nın, insan hakları, özgürlükler, fikir hürriyeti, can güvenliği gibi tüm insani değerlerinin birer imajdan ibaret olduğu kanıtlandı. Uluslararası hukukun bütünüyle Yahudilerin ve İsrail’in güvenliğinin hukuku niteliği taşıdığı böylece gözlendi. Meseleyi siyaset içinde değerlendirme çağrısında bulunan sol liberal aydınlara karşılık dinler çatışmasının, Yahudi intikamcılığının bu aşamada güçlendiği kanaatleri de yükseldi. Zizek, Butler gibi felsefeciler ne Hamas ne İsrail denklemi kurarken Balibar biraz daha meseleyi dinci terör üzerinden Hamas’ın, dini mücadelenin kısıtlanmasına getirdi. Suriyelileri ve tüm sığınmacıları düşman gören, linç çağrıları yapan Türkiye’deki ulusalcılar, İsrail taraftarlığını açık açık beyan etti. Meseleyi İslam düşmanlığına da taşıyan bu yeni ulusalcılara objektif gazeteci kılığındakiler de eklendi. Meğer ne kadar çok İsrail beslemesi varmış, dedirten Aksa Tufanı, Türkiye’nin bu hakikat üzerinde meseleyi tartışması gerektiğini de ispatladı.

Aksa Tufanı ibretlerle dolu bir hadise olarak Müslümanlara büyük bir tecrübeyi yaşattı, yaşatmaya devam ediyor. Filistin mücadelesini yürütenlerin kendi içinde bölündükleri bir gerçek. Birlik beraberlik olmadan etkili ve topyekûn savaşım yürütmenin imkânı yok. Bu vesileyle hem Filistin’deki Müslümanların hem de ümmetin birlik zamanının geldiği gerçeğiyle bir kez daha karşılaşıyoruz.

Dünyada tek tek Müslümanlar var. Müslüman cemaatler var. Müslüman devletler var ama maalesef bir “ümmet” dahası “ümmet bilinci” yok. Eğer bir İslam dünyası olsaydı velev ki ümmet bilincine, yekpare ümmet varlığına sahip olsaydık, değil İsrail dünyanın tümü, Avrupa, dünya sistemi, küresel burjuva, Siyonistler adına ne derseniz deyin kâfirler bir milletin değil bir tek Müslümanın burnunu dahi kanatmaya cesaret edemezdi.

Gazze’de şehit olanların bize bu gerçeği hatırlatmasını umut ediyoruz. Yahudiler Kur’ân-ı Kerim’deki kıssaların hemen tamamının ana aktörü. Hayatları düzen bozmak, bozgunculuk üzerine kurulu… Bu gerçeği değiştiremeyiz. Fakat bugün dünyayı tefecilikle, faizle, emperyalizmle kana, gözyaşına boğan kapitalist dünya sisteminin arka çıktığı bu terör devletini, tümden bu düzeni ortadan kaldırabiliriz. Dünyanın İsrail sorununu ümmetleşerek çözebiliriz. Bunun için konformizmi atıp bu hakikatin şuuruna varıp harekete geçmemiz, ayağa kalkmamız yeter.

Sorunlarımızın çözümü ümmetleşmekte!

Umran 


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348