İslâm'ın Gelişi ve Protestanlaştırma Tuzağı

Editör                                                            Ağustos 2002, Sayı: 96, Sayfa: 1

20. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı’nın “durdurulması”yla birlikte Batı’da, İslâm’ın bir aktör olarak tarih sahnesinden çekildiğine hükmedilmişti. Ancak 20. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde İslâm’ın kitleselleşerek yeniden müslüman toplumların kimliklerini tanımlayan ve belirleyen yegâne aktör haline geldiği gözlendi. İslâmî söylemler ve oluşumlar, her ne kadar naif ve zayıf da olsalar, sonuçta, Müslüman toplumlarda en güçlü alternatifler haline gelmeyi başarmışlardı.

İşte bu durum, Batılıları, fena halde ürkütmeye yetti: Soğuk Savaş sona erdi/rildi ve İslâm “yeni tehdit” veya “yeni düşman” ilân edildi. İslâm, neden “yeni küresel düşman” ilân edilmişti?

Bu sorunun cevabı çok açık ve netti: İslâm, modernliğin meydan okumasından sonraki süreçte ilk kez 20. yüzyılın son çeyreğinde Özne olarak yeniden tarih sahnesine çıkma emareleri gösteriyordu: Bu nedenle Batılılar, tüm büyük ölçekli stratejilerini İslâm’ın yeniden tarih sahnesine çıkışını engellemeyi eksene alacak şekilde belirlemeye başlamışlardı.

İslâm’ın, yakın tarihte ilk kez, dünyanın şekillenmesinde kilit rol oynayacak bir konuma, Özne konumuna gelmekte oluşu, Batılıların panik psikolojisiyle hareket etmelerine yolaçmıştı: Batılılar, özelde İslâm dünyasının kaynakları, yönetimleri ve yöneticileri üzerindeki kontrollerinin, genelde ise küresel seküler sistemin sarsıntı geçirebileceğinden korktuklarını gösteren paranoyak projeler geliştirdiler: İslâm’ın yeniden tarih sahnesine çıkışını durdurmak amacıyla, önce, İslâm’ı “yeni düşman” ilan ederek, terörle ve şiddetle özdeşleştirdiler. Sonra da İslâm’ın gücünü ve dinamizmini kırabilmek için İslâm dünyasında yepyeni ve sinsi bir projeyi, İslâm’ı protestanlaştırma projesini adım adım hayata geçirmeye başladılar: Artık İslâm, protestanlaştırılmalı; yani kamusal / görünür hayattan uzaklaştırılmalı ve bireysel alana hapsedilmeliydi.

Umran’ın bu sayısında İslâm’ın protestanlaştırılması projesini, bu projenin tutup tutmayacağını, püskürtülüp püskürtülemeyeceğini çeşitli boyutlarıyla masaya yatırıyoruz. Ayrıca Avrupa’da Protestanlığın oluşum sürecini ve İslâm’ın nasıl protestanlaştırılmaya çalışıldığını da analiz ediyoruz. Kapsamlı kapak dosyamızda yer alan yazıları yararlanarak ve beğenerek okuyacağınızı umuyoruz.

Gündem sayfalarımızda erken seçim ve sonrasına ilişkin doyurucu analiz yazılarımız yer alıyor. Ayrıca bu sayıdan itibaren “derin analiz” başlıklı bir bölüm başlatıyoruz.

Kültür-sanat sayafalarımızda Mehmet Özay’ın Malta seyahati izlenimlerini keyifle okuyacağınızı şimdiden söyleyebiliriz.

Yeni, daha heyecanlı, daha dinamik, daha dopdolu Umran’larda buluşmak dileğiyle...


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353