EDİTÖR Mayıs 2004, Sayı:126, Sayfa:1
“Karanlık geceler gibi i§ler karıştığı zaman Kur'ân'i Kerîm'e sarılınız." (Y.Kandehlevî, Hadislerle Müslümanlık, c.5, s. 1783) Alemlere rahmet olarak gönderilen ve sahip olduğu mükemmel ahlâkı "yaşayan Kur'ân" olarak tanımlanan Hz. Peygamber(s.) böyle buyurdu. İçinde bulunduğumuz "bunalım çağı”nda, “işlerin karanlık geceler gibi karıştığı” bir "zulümât" ve "hüsrân" dönemini yaşadığımız inkâr edilemez bir gerçeklik. Bütün işler ve ilişkiler, çağa egemen zifiri karanlık seküler zihniyetin dayattığı dünya görüşü ve hayat tarzı sayesinde karmakarışık bir hâl arzetmiş değil mi? Kafalar, gönüller, düşünceler, duygular, eylemler... karmakarışık değil mi? Yaşamakta olduğumuz “bunalım çağı"nı doğru tanı(mla)mak için Allah Rasûlü’nün insanlığa “üsve-i hasene: en güzel örneklik”(33/21) olarak gönderildiği “cahiliye çağı"nı kısaca hatırla(t)mak gerek: Allah’ın mutlak egemenlik alanına başka ortakları dahil eden şirk anlayışı; bunun doğal sonucu olarak tevhîd’den mahrum, teksîr’e mahkûm kişiliklerin parçalanmışlığı, toplumlann buhranı; güçlünün zayıfı ezip sömürdüğü, yönettiği bir zulüm düzeni; fuhşun, içkinin, kumarın ayyuka çıktığı, kız çocuklarının ‘diri meyyit/yaşayan ölü’ hale getirildiği bir ahlakî çürümüşlük... ve diğer İcanşık/karanlık işler... İşte böyle bir ortamda Hz. Peygamber geliyor; kendini Kur’ân’la terbiye ediyor, akleden kalbini Kur’ân’la yıkayıp arındırıyor, düşünce ve davranış kalıplarını Kur’ân’la şekillendiriyor ve böylece "huluqi azîm: mükemmel ahlâk”(68/4)sahibi oluyor. O, cahiliye/bunalım çağına hakim düşünce ve davranış kalıplarından uzaklaşıp bambaşka bir “örnek kişilik” haline gelince, cehaletin zifiri karanlığında yaşayan câhiller; ‘bu kitap Muhammed’in bahtını kararttı; çünkü atalarının dinini terketti’ diyorlar... Zifiri karanlıkta yaşamaya alışanlar, tarihin her döneminde, ilahı nûr ile kendilerini aydınlatmaya çalışan kutlu elçileri bedbaht addetmemişler miydi? Âlemlerin Rabbi, son kutlu elçisini teselli ve teyid etti:"Ey Tâhâ (Ey Rasûl)! Biz sana bu Kur'ân’ı bedbaht olasın diye indirmedik; ancak, Allah'tan korkan herkese bir öğüt/uyarı olmak üzere yeri ve yüce gökleri yaratanın katından indirilen bir vahiydir bu.'”(20/1-4)İmdi, karanlık/bedbaht bir zaman diliminde Kur’ân’a sarılmak, “Yaşayan Kur’ân” olan Hz. Peygamber’i örnek ve önder edinmek yegane çıkış yolu ve en büyük bahtiyarlık! Derginiz Umran, bu sayısında kapsamlı bir kapak dosyası halinde ve yetkin yazarlarının kaleminden Hz. Peygamber’in örnekliğini ve önderliğini sunma çabasında... Umran’da bu ay yer alan diğer dosya ve yazılarımızdan bazılarına da dikkat çekmeliyiz: Son aylarda sıkça tartışılan Büyük Ortadoğu projesi, Tevfik Emin’in detaylı araştırması ve Lütfü Özşahin’in yorum yazısına ilaveten Abdullah Yıldız, Ahmet Varol ve Mustafa Özcan’ın katıldığı panelde değerlendiriliyor. Ek’imizde yer alan Nicholas Burns’un konuşma metni, BOP’u ilk ağızdan öğrenme imkânı sunuyor. Derin Analiz bölümümüzde Türkiye Müslümanları başta olmak üzere tüm İslâm dünyasının karşı karşıya bulunduğu “Ilımlı Demokratik İslam” tuzağına dikkat çeken Yıldırım Canoğlu’nun incelemesini, Gündem’deki İbrahimKaragül’ün yazısı bütünlüyor. Umran, alışık olduğunuz bölümleriyle yine dopdolu. Yeni ve dalıa güzel Umran’larda buluşmak duasıyla.