Yaratılışa Müdahale

 

Zaafiyetlerle, çıkarcılık ve hırs duygularıyla donatılarak yaratılmış, şeytana çokça uyan insan, ancak ilahi prensiplerle, kendisini en iyi tanıyan rabbinin vahyiyle kontrol altına alınabilecek bir yapıya sahiptir. İlahi disiplineyi ve yaşam-düşünüş düsturlarını hiçe sayan insan hem kendi hayatını ve hem de yaşadığı kâinattaki hayat düzenini altüst eder. Hırsı, hegemonyası uğruna yapmayacağı çılgınlık yoktur!
Gücü ve inisiyatifi eline geçirdiğinde insan, bütün canlıların, yeraltı-yerüstü kaynakların üzerinde tam bir egemenlik taslar, adeta ilahlaşır. Öyle ileri gider ki, hayatın kendisine, canlıların yaratılışlarına müdahaleye kadar işi götürür, haddi aşar.
Bakara 205’te; “Onlar güç ve otoriteyi ele geçirdiklerinde, ekini ve nesli helak ederler.” ve Nisa 119’da; “(Şeytan dedi ki) Allah’ın yarattığını değiştirmelerini mutlaka emredeceğim.” şeklinde geçen Allah’ın bu noktadaki uyarısı, insanın bu vahşiyane yönüne açıkça dikkat çeker.
Bilimsel çalışmalar adı altında ve güya dünya insanlığını açlıktan kurtarmak(!) uğruna batılı modern insan tarafından yürütülen, biyoteknoloji kullanılarak genetik mahiyeti değiştirilmiş organizma (GDO) çalışmaları, ilahi disipline ve kulluğa başkaldıran, şeytanın adımlarını izleyen vahşileşmiş insanın, ekini ve nesli yok edişinin, canlı türlerini ve insanları ne büyük bir tehditle yüzyüze bırakışının adıdır. GDO, dünya tarım ve çiftçi dünyasını hibrit tohumlara mecbur kılmak suretiyle bütün bir insanlığı köleleştirmeyi hedefleyen sinsi bir projedir... Evet, yüzyıllardan beri sadık yari toprağından organik yollarla istifade eden, üreten dünya çiftçilerinin, bu GDO’lu ürünlere bulaştırılarak artık sömürülen müşterilere çevrilmesidir.
Umran dergisi olarak, meselenin vehameti karşısında, bilhassa bugünlerde GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye girişiyle ilgili yönetmelik çalışmalarının da yapılması dolayısıyla, insanımızın dikkatini çekmek ve genel manada evrensel bir tavır almaya yönlendirmek amacıyla özel bir dosya hazırladık. Emperyal batı zihniyetinin, öncelikle gıda ürünlerinden başlayarak yürüttüğü, devamında belki de bütün canlı çeşitlerini canavarca tahrip edecek, trajik ve süslü yalanlarla bezenmiş GDO projesini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermeye çalıştık.
Uzun soluklu yürüyüşümüz, GDO meselesinin yalnız Türkiye’deki uzmanlarının değil Batı’da yaptığı çalışmalarla saygınlık uyandıran W. Engdahl gibi aydınların katkılarını da sağlayarak derinlikli bir adımla daha devam ediyor.
Selam ve dua ile…
Yaratılışa Müdaha

     Editör                                                              Aralık 2009, Sayı: 184, Sayfa: 1

     Zaafiyetlerle, çıkarcılık ve hırs duygularıyla donatılarak yaratılmış, şeytana çokça uyan insan, ancak ilahi prensiplerle, kendisini en iyi tanıyan rabbinin vahyiyle kontrol altına alınabilecek bir yapıya sahiptir. İlahi disiplineyi ve yaşam-düşünüş düsturlarını hiçe sayan insan hem kendi hayatını ve hem de yaşadığı kâinattaki hayat düzenini altüst eder. Hırsı, hegemonyası uğruna yapmayacağı çılgınlık yoktur!

     Gücü ve inisiyatifi eline geçirdiğinde insan, bütün canlıların, yeraltı-yerüstü kaynakların üzerinde tam bir egemenlik taslar, adeta ilahlaşır. Öyle ileri gider ki, hayatın kendisine, canlıların yaratılışlarına müdahaleye kadar işi götürür, haddi aşar.

     Bakara 205’te; “Onlar güç ve otoriteyi ele geçirdiklerinde, ekini ve nesli helak ederler.” ve Nisa 119’da; “(Şeytan dedi ki) Allah’ın yarattığını değiştirmelerini mutlaka emredeceğim.” şeklinde geçen Allah’ın bu noktadaki uyarısı, insanın bu vahşiyane yönüne açıkça dikkat çeker.

     Bilimsel çalışmalar adı altında ve güya dünya insanlığını açlıktan kurtarmak(!) uğruna batılı modern insan tarafından yürütülen, biyoteknoloji kullanılarak genetik mahiyeti değiştirilmiş organizma (GDO) çalışmaları, ilahi disipline ve kulluğa başkaldıran, şeytanın adımlarını izleyen vahşileşmiş insanın, ekini ve nesli yok edişinin, canlı türlerini ve insanları ne büyük bir tehditle yüzyüze bırakışının adıdır. GDO, dünya tarım ve çiftçi dünyasını hibrit tohumlara mecbur kılmak suretiyle bütün bir insanlığı köleleştirmeyi hedefleyen sinsi bir projedir... Evet, yüzyıllardan beri sadık yari toprağından organik yollarla istifade eden, üreten dünya çiftçilerinin, bu GDO’lu ürünlere bulaştırılarak artık sömürülen müşterilere çevrilmesidir.

     Umran dergisi olarak, meselenin vehameti karşısında, bilhassa bugünlerde GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye girişiyle ilgili yönetmelik çalışmalarının da yapılması dolayısıyla, insanımızın dikkatini çekmek ve genel manada evrensel bir tavır almaya yönlendirmek amacıyla özel bir dosya hazırladık. Emperyal batı zihniyetinin, öncelikle gıda ürünlerinden başlayarak yürüttüğü, devamında belki de bütün canlı çeşitlerini canavarca tahrip edecek, trajik ve süslü yalanlarla bezenmiş GDO projesini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermeye çalıştık.

     Uzun soluklu yürüyüşümüz, GDO meselesinin yalnız Türkiye’deki uzmanlarının değil Batı’da yaptığı çalışmalarla saygınlık uyandıran W. Engdahl gibi aydınların katkılarını da sağlayarak derinlikli bir adımla daha devam ediyor.

     Selam ve dua ile…

 


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353