EDİTÖR Aralık 1999, Sayı:64, Sayfa:1
Marmara depreminin yaralarını sarmaya çalışırken Düzce depremi ile sarsıldık. Felaket üstüne felaket... Marmara depreminde bütün kurumları ve mekanizmaları ile dökülen sistem, Düzce depreminde kısmen kendini “kurtarmaya” çalıştıysa da her şey gözler önünde. Milletin çektiği acılara inat, devletin, hükümetin, bürokrasinin beceriksizliği, umursamazlığı, ekonomik sıkıntıların faturasını yine millete yüklemeleri... yaralarımıza tuz biber ekiyor. Acı üstüne acı...Sistemin en “gözde” ve “güvenilir” kurumlarına güvenini tümüyle yitiren halk, birbirine kenetleniyor, kendi gücü, imkanı, azmi ve iradesiyle ayakta kalmaya çalışıyor ve Yüce Yaradan’a sığınarak olayları Allah'a havale ediyor. Çaresizlik, sıkıntı, ıstırap üstüste... İşte böyle bir ortamda Ramazan ayına giriyoruz. Manevi duygularımızın ön plana çıktığı, maddi ihtiras ve tutkularımızın nisbeten bastırıldığı, şeytanın bağlandığı, şeytani güçlerin gerilediği, yardımlaşma, kardeşlik ve hayırseverlik gibi erdemlerimizin güçlendiği rahmet ve bereket ayı Ramazan... Maddi ve manevi sıkıntılarımızdan kurtulmanın, dünya ve ahiret saadetini yakalamanın altın anahtarını bize sunan Allah’ın Kitabı’nın nazil olmaya başladığı ay; Kur’an’la özdeşleşen mübarek Ramazan! İnsanımız böylesine sıkıntılı günlerin ardından Kur’an'ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya ne kadar da muhtaç! Umran, bu sayısının büyük bölümünü. Allah’ın Kitabı'nı anlayıp yaşamaya ve toplum hayatımıza egemen kılmaya yönelik yazılara ayırıyor; Yıldırım Canoğlu, “yeraltından gelen” en önemli mesajın, “bütün kuvvet ve izzeti Allah’a has kılıp O’na teslim olmak ve saçların ağaracağı güne hazırlanmak” olduğunu anlalıyor yazısında. Ümit Şimşek ise, “Kur’an’a dönmek”ten başka çözüm olmadığını vurguladığı yazısında “Kur’an’ı anlamayaşı”nın olabildiğince aşağı çekilmesini öneriyor. Sedat Şenerman, Kur’an’ın odak kavramlarından “teslim ve İslam”ı incelerken Hüseyin K. Ece, “eleddü’l-hısâm” yani ‘basımların en yamanı’nı etraflıca araştırıyor. Bir süredir vukufiyetli yazılarına yer verdiğimiz Suriyeli âlim Cevdet Said, bu sayıda “Kur’anî bir toplumda bir(iyilik) ve adalet’in nasıl egemen kılınacağını tartışıyor. Ömrünü İslam’ın ve Kur’an ’ın doğru olarak anlaşılması çabalarına hasreden Türkiyeli Said (Çekmegil) ise, Kur’an’ın “düşünmeyi" emreden ayetlerinden yola çıkarak akletme, fikretme, fıkhetme... gibi kavramları irdeliyor. Bu sayımızın ek’inde yer alan belge de Kur'an üzerine. İdris Kahraman ve Ali Yücel Yörük’ün gayretleriyle hazırlanan Kur’an Bibliyografyası’nı sizlerin istifadesine sunuyoruz. Yeni Umran’larda buluşmak duasıyla.