Yeniden Diriliş İçin Kur'ân ve Namaza Dönüş

 

“İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah’ın zikrine(Kur’ân’a) ve
inen halika hıışû duysun ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra d a üzerlerinden
uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler
gibi olmasınlar.” (Hadîd 58/16)
Bu âyet, Allah’ın kitabını okuyup-anlamayı, öğrenip-öğretmeyi ihmal ederek
vahiyle ilişkileri zayıflayan ve hatta kopan, bu sebeple de kalpleri katılaşan ‘inananlar’
zümresi için sarsıcı bir ikaz olduğu kadar; ‘Dinim İslâm, kitabım Kur’âri diyen,
ama Kitabullah’la bir türlü bağlantı kuramayan geniş kitleler için de müthiş bir
uyarı niteliğindedir.
Evet, Kur’ân’la tanıştığı halde O’nu şu veya bu nedenle “mehcür/terkedilmiş”
(25/30) bırakanların yeniden dirilişleri tekrar Kur’ân’a dönüşle gerçekleşeceği
gibi, O’nunla bir türlü tanışamayan, O’nun “hayat veren/dirilten” (8/24)
ilkelerinden haberdar olamayan ve 21.yüzyılın cahiliyesi içinde bocalayan insanların
hayat bulmaları da ancak Kur’ân’ı bir yaşam/a biçimi haline getirmeleriyle
mümkün olacaktır. Zira, şeytanın adımlarını izleyerek ‘yaşayan ölüler’ haline gelen
insanlar, ancak Allah’ın insanlığa en büyük rahmeti olan Kur’ân sayesinde canlanıp
dirilebilirler. Yukarıdaki âyetin devamında, Rabbimizin ölü toprağı su/yağmur rahmeti
ile dirilttiğini hatırlatması, akıl sahipleri için ne harika bir yönlendirmedir:
“Bilin ki, Allah ölü/cansız hale gelen toprağı yeniden diriltir! Belki aklınızı
kullanırsınız diye size âyetleri açıkladık.” (Hadîd 58/17)
Katılaşan kalplerinizin, çoraklaşan gönüllerinizin, ‘ölü’ bedenlerinizin yeniden
dirilmesini mi istiyorsunuz, o halde Allah’ın Kitabına sarılacaksınız! Ve imandan
sonra ilk farz olan namazı ikâme edecek, yani dosdoğru ve devamlı kılacaksınız.
İşte o Kitab, sizin yolunuzu aydınlatacak, sizi istikamet krizinden kurtaracaktır,
işte o Namaz, sizi her türlü çirkin ve kötü işlerden, ilişkilerden, durumlardan uzak
tutacaktır:
“Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz,
çirkin hayâsızlıklardan(fahşâ) ve kötülüklerden(mımker) vazgeçilir. Elbette ki Allah’ın
Zikri/Kur’ân’ı daha büyüktür!..’’ (Ankebut 29/45)
Derginiz Ümran, bu gerçeklerden hareketle, -halen 12 yaşma kadar Kur’ân
öğretiminin yasak olduğu- ülkemizde özellikle yaz mevsimiyle hız kazanan Kur’ân
ve Namaz eğitim/öğretim faaliyetlerini, kelimenin tam anlamıyla bir “Kur’ân ve
Namazla Diriliş Seferberliği”ne dönüştürmeyi, Ahmet Kalkan hocanın ifadesi ile,
“dinlenme”yi “Din’lenme”ye çevirmeyi öneriyor. Ve bu amaçla Temmuz sayısında
kapsamlı bir dosya sunuyor: Abdullah Yıldız, Fahrettin Yddız, Nurettin Yıldız,
Ahmet Kalkan, Kerim Buladı, Asım Öz ve Bülent Ata’nm yazılarından oluşan
dosya, okuyuculara asli görev ve sorumluluklarını hatırlatıyor.
Bu bağlamda, hayatını Kur’ân’a adayan Konyalı maneviyat mimarı Tahir
Büyükkörükçü Hocaefendinin “Geçmişten Geleceğe” sayfalarımıza misafir olması
da güzel bir tevafuk.
-----Okuyugtdaamız-iB^-değerli edebiyatçı-yazar A.Vahap Akbaş’la yaptığımız röportajı
ve kıymetli araştırmacı-yazar Vahdettin Işık’m İslâm! dergilerin 1980-2000
gündemine dair belgesel analizini kaçırmamalarını tavsiye ediyoruz.
Yeni Ümranlarda buluşmak duâsıyla.

 

EDİTÖR                                           Şubat 2006, Sayı:143, Sayfa:1

“İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah’ın zikrine(Kur’ân’a) ve inen hakka huşû duysun ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra da üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar.” (Hadîd 58/16)Bu âyet, Allah’ın kitabını okuyup-anlamayı, öğrenip-öğretmeyi ihmal ederek vahiyle ilişkileri zayıflayan ve hatta kopan, bu sebeple de kalpleri katılaşan ‘inananlar’ zümresi için sarsıcı bir ikaz olduğu kadar; ‘Dinim İslâm, kitabım Kur’ân diyen,ama Kitabullah’la bir türlü bağlantı kuramayan geniş kitleler için de müthiş biruyarı niteliğindedir. Evet, Kur’ân’la tanıştığı halde O’nu şu veya bu nedenle “mehcür/terkedilmiş”(25/30) bırakanların yeniden dirilişleri tekrar Kur’ân’a dönüşle gerçekleşeceği gibi, O’nunla bir türlü tanışamayan, O’nun “hayat veren/dirilten” (8/24)ilkelerinden haberdar olamayan ve 21.yüzyılın cahiliyesi içinde bocalayan insanların hayat bulmaları da ancak Kur’ân’ı bir yaşam/a biçimi haline getirmeleriyle mümkün olacaktır. Zira, şeytanın adımlarını izleyerek ‘yaşayan ölüler’ haline gelen insanlar, ancak Allah’ın insanlığa en büyük rahmeti olan Kur’ân sayesinde canlanıp dirilebilirler. Yukarıdaki âyetin devamında, Rabbimizin ölü toprağı su/yağmur rahmetiile dirilttiğini hatırlatması, akıl sahipleri için ne harika bir yönlendirmedir: “Bilin ki, Allah ölü/cansız hale gelen toprağı yeniden diriltir! Belki aklınızı kullanırsınız diye size âyetleri açıkladık.” (Hadîd 58/17) Katılaşan kalplerinizin, çoraklaşan gönüllerinizin, ‘ölü’ bedenlerinizin yenidendirilmesini mi istiyorsunuz, o halde Allah’ın Kitabına sarılacaksınız! Ve imandan sonra ilk farz olan namazı ikâme edecek, yani dosdoğru ve devamlı kılacaksınız. İşte o Kitab, sizin yolunuzu aydınlatacak, sizi istikamet krizinden kurtaracaktır, işte o Namaz, sizi her türlü çirkin ve kötü işlerden, ilişkilerden, durumlardan uzak tutacaktır: “Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz,çirkin hayâsızlıklardan(fahşâ) ve kötülüklerden(mımker) vazgeçilir. Elbette ki Allah’ın Zikri/Kur’ân’ı daha büyüktür!..’’ (Ankebut 29/45) Derginiz Umran, bu gerçeklerden hareketle, -halen 12 yaşma kadar Kur’ân öğretiminin yasak olduğu- ülkemizde özellikle yaz mevsimiyle hız kazanan Kur’ân ve Namaz eğitim/öğretim faaliyetlerini, kelimenin tam anlamıyla bir “Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliği”ne dönüştürmeyi, Ahmet Kalkan hocanın ifadesi ile,“dinlenme”yi “Din’lenme”ye çevirmeyi öneriyor. Ve bu amaçla Temmuz sayısında kapsamlı bir dosya sunuyor: Abdullah Yıldız, Fahrettin Yıldız, Nurettin Yıldız, Ahmet Kalkan, Kerim Buladı, Asım Öz ve Bülent Ata’nın yazılarından oluşan dosya, okuyuculara asli görev ve sorumluluklarını hatırlatıyor. Bu bağlamda, hayatını Kur’ân’a adayan Konyalı maneviyat mimarı Tahir Büyükkörükçü Hocaefendinin “Geçmişten Geleceğe” sayfalarımıza misafir olmasıda güzel bir tevafuk. Okuyucularımız değerli edebiyatçı-yazar A.Vahap Akbaş’la yaptığımız röportajı ve kıymetli araştırmacı-yazar Vahdettin Işık’ın İslâmi dergilerin 1980-2000 gündemine dair belgesel analizini kaçırmamalarını tavsiye ediyoruz. Yeni Umranlarda buluşmak duâsıyla.

 


  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348
  • Sayı: 347
  • Sayı: 346
  • Sayı: 345