Terörün Hedefi: İslâm
İslâm dünyası ABD-İngiltere-İsrâil şeytan üçgeninin organize
ettiği “küresel terörizm” kuşatmasıyla karşı karşıya.
Giderek “İsrailleşen" ABD liderliğindeki “küresel terörist
1 t » L j r . - n J - n f i i l i H i l f Î I K , D i l yclIlUdll l lU l b d v u Ş lu l lu U LU
rirken, diğer yandan da mürettep ve muhayyel “İslâmî terör”
umacısıyla kendi halkında ve nüfuz alanındaki ülkelerde
sun’i bir korku ve dehşet üreterek “korku yönetimi” politikası
uyguluyor. Zaten ABD’nin kadîm alışkanlığıdır bu;
Amerikan yönetimi dünyayı hep birilerinin “tehdidine”( !)
karşı “koruma”(!) misyonunu üstlenmiş, kendi “kimliksizlik”
sorununu hep bu yöntemle aşmaya çalışmıştır. “Medeniyetler
çatışması” tezinin mucidi Samuel Huntington’un ifadesiyle;
“ABD kendisini hep başl<alanna karşı tanımlamıştır. Tarih
boyunca leendisini III. George’un, Avrupa monarşilerinin, faşizmin,
komünizmin karşıtı olarak konumlandırmıştır. Ortada l<endi
kimliğimizi konumlandırmamızı sağlayan bir karşıt vardır. Kime
karşı olduğumuzu bilmezsek, kim olduğumuzu bilemeyiz-
Ve ABD, yaklaşık yüz yıldır sürdürdüğü “dünya jandarmalığı”
ile dünyayı tek başına sömürme keyfini kimseye bırakmak
niyetinde değildir. Bunun için de; 1945-1990 Soğuk
Savaş döneminde “Komünizm geliyor” masalıyla avutup yönettiği
dünyayı, şimdi de “İslâmî terör” yalanıyla korkutarak
hegemonyası altında tutmaya çalışmaktadır. Böylece, bir
taşla iki kuş vurmayı hedeflemekte; bir yandan dünyayı teslim
alma operasyonunu adım adım gerçekleştirirken, öbür
yandan da Amerikan/Batı tipi hayat tarzının yegane alternatifi
olma potansiyeline sahip olan İslâm’ı bloke edip kuşatmaya
ve etkisiz kılmaya çalışmaktadır.

 

EDİTÖR                                    Ocak 2004, Sayı:113, Sayfa:1

İslâm dünyası ABD-İngiltere-İsrâil şeytan üçgeninin organizeettiği “küresel terörizm” kuşatmasıyla karşı karşıya.Giderek “İsrailleşen" ABD liderliğindeki “küresel terörist saldırganlık", bir yandan fiili savaşlarla dünyaya gözdağı verirken, diğer yandan da mürettep ve muhayyel “İslâmî terör” umacısıyla kendi halkında ve nüfuz alanındaki ülkeler de sun’i bir korku ve dehşet üreterek “korku yönetimi” politikası uyguluyor. Zaten ABD’nin kadîm alışkanlığıdır bu; Amerikan yönetimi dünyayı hep birilerinin “tehdidine”( !) karşı “koruma”(!) misyonunu üstlenmiş, kendi “kimliksizlik” sorununu hep bu yöntemle aşmaya çalışmıştır. “Medeniyetler çatışması” tezinin mucidi Samuel Huntington’un ifadesiyle; “ABD kendisini hep başkalarına karşı tanımlamıştır. Tarih boyunca kendisini III. George’un, Avrupa monarşilerinin, faşizmin, komünizmin karşıtı olarak konumlandırmıştır. Ortada kendi kimliğimizi konumlandırmamızı sağlayan bir karşıt vardır. Kime karşı olduğumuzu bilmezsek, kim olduğumuzu bilemeyiz..." Ve ABD, yaklaşık yüz yıldır sürdürdüğü “dünya jandarmalığı” ile dünyayı tek başına sömürme keyfini kimseye bırakmak niyetinde değildir. Bunun için de; 1945-1990 Soğuk Savaş döneminde “Komünizm geliyor” masalıyla avutup yönettiği dünyayı, şimdi de “İslâmî terör” yalanıyla korkutarak hegemonyası altında tutmaya çalışmaktadır. Böylece, bir taşla iki kuş vurmayı hedeflemekte; bir yandan dünyayı teslim alma operasyonunu adım adım gerçekleştirirken, öbür yandan da Amerikan/Batı tipi hayat tarzının yegane alternatifi olma potansiyeline sahip olan İslâm’ı bloke edip kuşatmaya ve etkisiz kılmaya çalışmaktadır. İşte Umran yazarları, Kapak dosyamızda; 11 Eylül süreciyle dünya gündemine, Kasım ayındaki patlamalarla da (“Türkiye’nin 11 Eylül’ü" ) ülke gündemine oturtulan “İslâmî terör” aldatmacasını, bu Yeni Soğuk Savaş vakıası bağlamında ele alıyorlar. İstanbul’daki son olayları derinlemesine tahlil eden Yıldırım Çanoğlu ve Metin Alparslan’ın yazılarını Mustafa Aydın, Mesut Karaşahan, Şemseddin Özdemir ve Abdullah Yıldız’ın katıldığı açıkoturum bütünlüyor. Muharrem Balcı’nın Savaş ve Terör araştırması ve Mustafa Özcan’ın “Küresel Terörün Hedefi: Medreseler” adlı incelemesi ile John Pilger’den "Batı Terörizminin Kurbanları: Müslümanlar" başlığı altında yapılan derleme, meselenin geniş bir perspektiften değerlendirilmesine imkan veriyor. Gündem bölümümüz, Kıbrıs sorunu ve Fransa’da başlayan başörtüsü yasağı üzerinde yoğunlaşıyor. Abdullah Yıldız’ın uzun süredir devam ettirdiği “Geçmişten Geleceğe Ko(nu)şanlar” dizisinde bu ay İmam-Hatiplerin kurucusu Celâl Hoca var. Kültür-Sanat bölümümüzdeki Mustafa Aldı’nın "Kafka: Bir Siyonist Edebiyatçı" incelemesi ile Umran-ek'te yer verdiğimiz Mazlum-Der’in "2003 Dünya İnsan Hakları Raporu” ıskalanmamalı. 2004 yılı abone kampanyamız için promosyon olarak hazırladığımız, “Kur’ân’ın Hayata Müdahalesi” isimli kapsamlı kitabın Ocak sonuna kadar elinize ulaşacağını müjdeler, gösterdiğiniz ve göstereceğiniz ilgiye teşekkür ederiz. Yeni yılda yeni Umranlarda buluşmak duasıyla.


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348