EDİTÖR Mart-Nisan 1996, Sayı:30, Sayfa:1
Değerli okuyucularımız,. Ümran'ın yeni bir sayısıyla daha sizleri selamlıyoruz. Bu sayımızda ağırlıklı olarak Türkiye'nin dış politikasını, özellikle dünyada ve bölgemizde soğuk savaşın bitişiyle beraber ortaya çıkan yeni siyasal konjonktür çerçevesinde Türkiye'nin yerini ve yöneldiği istikameti irdeliyoruz.Geçtiğimiz haftalarda tanık olduğumuz hükümet kurma çabaları ve RP'li bir hükümetin oluşmasını engelleme gayretleri, Gümrük Birliği'nden Ortadoğu'daki sözde "barış süreci"ne kadar dış politikada bir dizi önemli gelişmenin yaşandığı bir döneme rastlaması ilginçti. Bu vesileyle, dergimizin gelecek sayısında yeni hükümetin kuruluşu esnasında yaşanan ve aslında artık kanıksadığımız çifte standartlı tavır ve tutumları Türkiye'de demoksanin anlam ve serencamı bağlamında geniş olarak ele alacağımızı da belirtelim. Batılılaşmayı tartıştığımız önceki sayılarımızda da vurgulandığı gibi Türkiye'nin Osmanlı'dan itibaren başlayan yaklaşık 200 yıllık Batılılaşma macerası iç ve dış politikasını belirleyen en önemli unsurlardan biri olagelmiştir. Ve bu maceranın sonu bugün artık tahmin edilebilir bir aşamaya, ulaşmış bulunuyor.. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana devletin gerçek sahiplerinin milletin önüne koydukları Batılılaşma, çağdaşlaşma, kalkınma, ilerleme., gibi hedeflere ulaşmanın biricik yolu olarak takdim edilen Batı ile entegrasyon çabalarının Avrupa Birliği'ne girişle değil, fakat ancak Gümrük Birliği gibi nevzuhur bir statüye kavuşmakla nihai noktasına varacağı anlaşılıyor... 1996 başından itibaren yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması bu bakımdan soru işaretleriyle dolu bir sürecin başlangıcına işaret ediyor... Öte yandan Türkiye'nin soğuk savaş sonrasında ortaya çıkan imkanların için değerlendiremediği, çevresinde cereyan eden yeni oluşumlara aktif biçimden için dahil olamadığı sorularınada bu çerçevede cevap arıyoruz. Abdullah Yıldız! Mete Doğruer, Orhan Yeniaras, Cevat Özkaya ve Mesut Karaşahan'ın yazıları, Kamrân İnan ve Ahrnet Davudoğlu ile yaptığımız söyleşiler özellikle bu konulara ışık tutacak önemli yaklaşımlar sunuyor. Frank Furedi'den Barış Altuntaş'ın yaptığı çeviri ve Asaf Hüseyin'in vakfımızdaki konuşmasından özetlediğimiz yazısı konuyu bir başka boyutuyla. Batının İslam Dünyasına ve lslami uyanış hareketlerine karşı takındığı tavır ve geliştirdiği yeni stratejiler açısından ele alıyor. Bu sayımızda yayınlamaya devam ettiğimiz Prof. Dr. Burhanettin Can'ın geniş incelemesinin yanı sıra Çeçen cihadının önde gelen isimlerinden Osmanîmayev'in ve Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın Ramazan ayında yaptıkları konuşmaları, biribirinden ilginç alıntı ve değimleri ve özelliklede "Kur'an'daki Atütürkçülükle ilgili ayetler"i keşfeden Dr. Arın Engin'in kitabından aktardığımız pasajları ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. Yeni Umran'larda buluşmak dileğiyle. Allah'ın selam ve rahmeti üzerinize olsun.