Dünyanın Bunalımını Anlamlandırmak...

Editör                                                                 Şubat 2002, Sayı: 90, Sayfa: 1

Dünyaya bir şeyler söyleyebilmenin yolu, öncelikli olarak dünyayı tanımaktan geçiyor. Müslümanlar olarak dünyaya; tanımlayan, belirleyen ve aktif birer Özne olarak müdahale edebilmemiz için içinde yaşadığımız çağın ruhunu ve çağımızın karşı karşıya olduğu sorunları çok iyi tanı(mla)yabilmemiz, anlayabilmemiz ve anlamlandırabilmemiz gerekiyor. Çağı tanımadan, zamanın ruhunu kavramadan zamanın içine girebilmemiz ve zamanın / tarihin yapımına, reaksiyoner ve savunmacı tavırlara prim vermeden, aksiyoner şekillerde katkıda bulunabilmemiz imkânsızdır.

 “Batı’nın Bunalımı” başlığıyla başlattığımız dünyamızın temel sorunlarını çeşitli açılardan anlama ve anlamlandırma  çabamızı bu sayımızda “Dünyanın Bunalımı” başlığı ile sürdürüyoruz. Sonraki sayımızda ise “İslam Dünyası’nın Bunalımı”nı tartışacağız.

Umran’ın bu sayısı çağımızın yaşayan en büyük düşünürlerinden Jean Baudrillard’la yapılan bir mülâkatla açılıyor. Baudrillard, bu mülâkatta çağımızın ne denli yakıcı ve can alıcı sorunlarla boğuştuğunu; şiddet yüklü bir çağ olduğunu ve şiddeti, küresel hegemonik güçlerin hem ürettiklerini, hem de tahrik ettiklerini söylüyor.

Bu ayki açıkoturumumuzda, ülkemizin en parlak zihinlerinden Teoman Duralı, Abdurrahman Arslan, Ali Bulaç ve Mustafa Özel, bizi dünyamızın düşünsel bunalımlarının nedenleri / temelleri ve muhtemel sonuçları konusunda keyifli ve derinlikli bir yolculuğa çıkarıyorlar.

Wallerstein’ın yazısı, son on yılın en önemli makalelerinden biri. Wallerstein, “belirsizlikler çağı” olarak tanımladığı çağımızda hakim olan seküler Batılı dünya düzenini (ve dolayısıyla dünyamızı) hiç de (u)mutlu bir geleceğin beklemediğine dikkat çekerek, bu çok yönlü bunalımdan çıkış yolları üzerinde dikkate değer analizler yapıyor. Rasim Özdenören, Dilâver Demirağ ve Yusuf Kaplan, çağımızın bunalımını medeniyetler ve düşünce tarihi perspektifine oturtarak çeşitli yönleriyle tartışıyor ve öneriler sunuyorlar.

Gündem sayfalarımızda, 28 Şubat konusu ve düşünce özgürlüğünü neredeyse sıfırlayan 312. ve 159. maddelerde yapılan ve Türkiye’yi en az 50 yıl geriye götürecek değişikliklerle ilgili yetkin analiz ve yorum yazıları yer alıyor.

Kültür-Sanat bölümünde, Hasanali Yıldırım, tüm dünyada ortalığı kasıp kavuran Yüzüklerin Efendisi filmi ile “Harry Potter büyücü/lük masalı”ndan yola çıkarak edebiyatta ve sinemada fantazya sorununu deşeliyor. İhsan Kâbil, Şubat ayı boyunca gerçekleştirilen İran filmleri toplu gösterilerine ilişkin doyurucu bir tanıtım ve tartışma yazısı kaleme aldı. Bu bölümdeki diğer yazılarımızı da keyifle okuyacağınızı umuyoruz.

Ufuk ve zihin açıcı, daha heyecanlı ve dopdolu yeni Umran’larda buluşmak dileğiyle...


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353