Ramazan Meydan Okuyor

Ramazan Pratiğinin Teorisini Yapmak

Editör                                                           Aralık 2001, Sayı: 88, Sayfa: 1

Bu sayımızda Ramazan konusunda bugüne kadar Türkiye’de yapılmamış bir şeyi yapıyoruz: Ramazan’ın ruhu, anlamları ve imkanlarına dair bir üst-dil geliştirerek Ramazan pratiğinin teorisini yapmaya çalışıyoruz. Kapağa taşıdığımız “Ramazan, meydan okuyor” aforizması, bu sayıda yapmak istediğimiz teorik anlamlandırma çabası konusunda yeteri kadar fikir veriyor diye düşünüyoruz. Ramazan, neye meydan okuyor? Elbette ki sekülerliğe meydan okuyor. Sekiilerliğin yani dünyevîleşmenin kaçınılmaz sonucu olarak zuhur eden ve çağdaş toplumların en temel bunalımlarının, handikaplarının, sorunlarının kaynağını teşkil eden açgözlülüğe, sefihliğe, bayağılığa, bencilliğe, çıkarcılığa, tüketim köleliliğine, adaletsizliklere, haksızlıklara meydan okuyor. Dahası, Ramazan, sadece müslüman toplumlara değil tüm insanlığa örnek olabilecek insan’la Yaratıcı, doğa, bitkiler, hayvanlar ve tüm varlıklar arasında ulvî bir iletişim ağı gererek, büyük bir denge kuruyor. Ve Ramazan, eşsiz bir anlam, coşku, kardeşlik, dayanışma, yardımlaşma, diyalojik konuşma temeline dayalı zengin bir anlam haritası ve anlamlandırma pratiği geliştirerek bütün insanlık için muhteşem bir insan, toplum ve dünya tasavvuru modeli sunuyor. Bundan daha büyük meydan okuma olamaz, herhalde.

Müslümanlara düşen en hayatî ve acil görev, Ramazan’ın sunduğu bu muhkem ve muhteşem insan, toplum, dünya tasavvuru ve tasarımı modelini önce hayatlarının tüm bölmelerine yaymanın yollarını araştırmak, sonra da Kutlu Kitabımız’ın altını çizdiği gibi “tüm insanlığa örnek olabilecek bir ümmet” olma gayreti ile bu modeli tam da dünyamızın İslam’ın mesajına en fazla ihtiyaç hissettiği bir zaman diliminde tüm insanlığa takdim etmek. Ve tabii, Ramazan’ın somut olarak sunduğu bu imkanları yeni bir dilin ve söylemin geliştirilmesinde kalkış noktası olarak yeni şekillerde ve yepyeni bir ruhla keşfedebilmenin ve kullanabilmenin yollarını araştırmak. Yazılarımızda ve açıkoturumumuzda geliştirmeye çalıştığımız üst-dil’in sizi de heyecanlandıracağını umuyoruz.

Bu sayımızda Gündem sayfalarında, Kıbrıs sorunundan, AB meselesine, Afganisan’daki savaşın ne(re)ye evrilebileceği meselesinden Türkiye’nin iç siyaset dünyasındaki dalgalanma ve çalkalanmalara kadar ülke ve dünya gündemine ilişkin yetkin analiz ve yorum yazıları bulacaksınız.

Kültür-sanat sayfalarımızda özgün şiir okumaları, film, kitap ve televizyon eleştirileri metinleri yer alıyor. Bu sayımızda, Hayrettin Oğuz’un televizyonlarda Kur’an tartışmalarını tartıştığı anlamlı bir yazısı ve 11 Eylül olayının Amerika’da yarattığı tartışmaları konu alan ilginç bir “Amerika Mektubu”muz var. Burada ayrıca Seyyid H. Nasr ve Ahmet Y. Özemre ile yaptığımız röportajların ikinci bölümlerini yer darlığı nedeniyle sonraki sayılarımıza kaydırmak zorunda kaldığımızı hatırlatmak istiyorum.

Ümran, Ocak sayısından itibaren yepyeni atılım ve açılımlara imza atacak: Baudrillard, Virilio, Gellner, Wallerstein gibi dünyanın birinci sınıf düşünürlerinin metinlerini sizlere müstakil yazılar halinde sıcağı sıcağına ulaştıracağız.

Yeni, özgün ve heyecan dolu Umran’larda buluşmak dileğiyle Ramazan Bayramınızı kutlar hayırlara vesile olmasını niyaz ederiz...


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348