Şeytanî Kuşatma ve Kendini Arayan Gençlik

 

Kur’an şeytanın ve şeytanî güç odaklarının Allah’ın kullarını 
baştan çıkarmak, ayartmak ve saptırmak için her yola başvu­
rup her yöntemi deneyeceğini beyan buyurur:
‘İblis: ‘Beni azdırdığın için andolsun ki gidip senin dosdoğru 
yolunun üstünde pusuya yatacağım. Sonra onlara, önlerinden, 
arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onla­
rın çoğunu şükreder bulamayacaksın.’ dedi.” (A'râf 7/16-17) 
Kıyamete kadşr kendisine “saptıncılık” misyonu yükle­
nen şeytan, birtakım güçleri ve imkanları, insanlar ve cinler- 
den( 114/6) pek çok askerleri (atlıları, yayaları) ve yardımcıla­
rı ile bugün özellikle ve öncelikle evlatlarımızı ayartmakta ve 
mahvetmektedir:
“(Şeytan:) “...Onun (Adem’in) soyunu, pek azı hariç avu­
cumun içine alıp mahvederim. ”
"Allah dedi ki: “Defol git! Artık onlardan kim sana uyarsa, iyi 
bilin cezanız cehennemdir. Mükemmel bir ceza!... Hem onlardan 
gücünün yettiklerini sesinle ayartıp siperlerinden çıkar; atlıların 
ve yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına ve evlatlarına 
ortak ol. Onlara vaadler yap! Fakat şeytan onlara batıldan başka 
bir şey va’d etmez.” (İsra 17162-64)
Şeytanın medyatik yüzüne ve gücüne de vurgu yapan bu 
âyet insanların iki zaaf noktasına işaret eder: mal ve evlat. 
Günümüzde artık kurumsallaşmış ve her türlü güç ve imkanla 
donanmış bulunan şeytan, tüketim çılgınlığını teşvik ederek 
mallarımızı, türlü yönlendirme ve ayartma yollarıyla da evlat­
larımızı elimizden almaktadır.
Şeytan, yalan-dolanla( 14/22), çeşitli kuruntu(4/120) ve 
vesveselerle(7/20), çıplaklığı teşvik ederek(7/21,27), insanla­
ra haramlan süsleyip(8/48; 15/39; 16/63; 27/24; 29/38) içki ve 
kumarla düşmanlıkları körükleyerek(5/91); hayasızlık ve kö­
tülükleri emrederek(2/169; 24/21); onlara Hak ve hakikati 
unutturup(59/19), Din’i eğri ve dolambaçlı gösterip(7/46), 
karmakarışık kılıp(6/137), oyun ve eğlence yerine ko- 
yup(7/51) Kur’ân’ı terkedilmiş bıraktırarak(25/28-30)... ayart­
ma ve saptırma görevini kesintisiz sürdürmektedir.
Böylesine korkunç ve çok yönlü saldırılar, tuzaklar karşı­
sında korumasız ve yalnız bırakılan gençliğimiz, bocalamakta, 
istikametini şaşırmakta ve ne yapacağını bilememektedir. Ya­
pılan araştırmalar, şeytanî kuşatmanın gençliğimizi nasıl bir 
girdabın içine çektiğini; onları alkol, uyuşturucu, seks vb. ile 
nasıl yiyip bitirdiğini ve manevi boşluk çukuruna yuvarladığı­
nı gözler önüne seriyor.
İşte Ümran, böyle bir ortamda ‘kendini arayan gençliğe’ 
el uzatmanın, onları dipsiz uçurumlara düşmekten kurtarma­
nın imkanlarını araştırıyor. Yazarlarımız Yıldırım Canoğlu, 
Metin Alpaslan, Ahmet Dağ, Kerim Buladı, Asım Oz, Ser­
dar Demirel ve Naci Cepe, hem gençliğin bunalımını tahlil 
ediyor hem de bu bunalımdan çıkış yollarını işaret ediyorlar.
Umran-ek’te de, Ümran Araştırma Grubu’nun, gençliğin 
durumunu müşahede etmeye imkan veren araştırma sonuçla­
rından seçtikleri bir derleme bulacaksınız.
Bu sayımızdaki; Taliban’a esir düşüp serbest bırakıldıktan 
sonra Islâm’ı araştırarak Müslüman olan İngiliz gazeteci 
Yvonne Ridley’le yaptığımız röportajı ve Kâni Torun’un 
“Kongo’nun Unutulmuş Müslümanları” üzerine yazdığı gezi 
izlenimlerini ilginç bulacağınızı umuyor, Gündem, Yaşayan İs­
lam, Analiz ve Kültür-Sanat bölümlerimizdeki canlılık ve do- 
yuruculuğa da dikkatlerinizi çekmek istiyoruz.
Utnran’dan selam, sevgi ve dualar...

 

EDİTÖR                                                   Temmuz 2005, Sayı:131, Sayfa:1

Kur’an şeytanın ve şeytanî güç odaklarının Allah’ın kullarını baştan çıkarmak, ayartmak ve saptırmak için her yola başvu­rup her yöntemi deneyeceğini beyan buyurur: ‘İblis: ‘Beni azdırdığın için andolsun ki gidip senin dosdoğru yolunun üstünde pusuya yatacağım. Sonra onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onla­rın çoğunu şükreder bulamayacaksın.’ dedi.” (A'râf 7/16-17) Kıyamete kadir kendisine “saptıncılık” misyonu yükle­nen şeytan, birtakım güçleri ve imkanları, insanlar ve cinlerden (114/6) pek çok askerleri (atlıları, yayaları) ve yardımcıla­rı ile bugün özellikle ve öncelikle evlatlarımızı ayartmakta ve mahvetmektedir: “(Şeytan:) “...Onun (Adem’in) soyunu, pek azı hariç avu­cumun içine alıp mahvederim. "Allah dedi ki: “Defol git! Artık onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin cezanız cehennemdir. Mükemmel bir ceza!... Hem onlardan gücünün yettiklerini sesinle ayartıp siperlerinden çıkar; atlıların ve yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına ve evlatlarına ortak ol. Onlara vaadler yap! Fakat şeytan onlara batıldan başka bir şey va’d etmez.” (İsra 17162-64) Şeytanın medyatik yüzüne ve gücüne de vurgu yapan bu âyet insanların iki zaaf noktasına işaret eder: mal ve evlat. Günümüzde artık kurumsallaşmış ve her türlü güç ve imkanla donanmış bulunan şeytan, tüketim çılgınlığını teşvik ederek mallarımızı, türlü yönlendirme ve ayartma yollarıyla da evlat­larımızı elimizden almaktadır. Şeytan, yalan-dolanla (14/22), çeşitli kuruntu (4/120) ve vesveselerle (7/20), çıplaklığı teşvik ederek (7/21,27), insanla­ra haramlan süsleyip (8/48; 15/39; 16/63; 27/24; 29/38) içki ve kumarla düşmanlıkları körükleyerek (5/91); hayasızlık ve kö­tülükleri emrederek (2/169; 24/21); onlara Hak ve hakikati unutturup (59/19), Din’i eğri ve dolambaçlı gösterip (7/46), karmakarışık kılıp (6/137), oyun ve eğlence yerine koyup (7/51) Kur’ân’ı terkedilmiş bıraktırarak (25/28-30)... ayart­ma ve saptırma görevini kesintisiz sürdürmektedir. Böylesine korkunç ve çok yönlü saldırılar, tuzaklar karşı­sında korumasız ve yalnız bırakılan gençliğimiz, bocalamakta, istikametini şaşırmakta ve ne yapacağını bilememektedir. Ya­pılan araştırmalar, şeytanî kuşatmanın gençliğimizi nasıl bir girdabın içine çektiğini; onları alkol, uyuşturucu, seks vb. ile nasıl yiyip bitirdiğini ve manevi boşluk çukuruna yuvarladığı­nı gözler önüne seriyor. İşte Umran, böyle bir ortamda ‘kendini arayan gençliğe’ el uzatmanın, onları dipsiz uçurumlara düşmekten kurtarma­nın imkanlarını araştırıyor. Yazarlarımız Yıldırım Canoğlu, Metin Alpaslan, Ahmet Dağ, Kerim Buladı, Asım Oz, Ser­dar Demirel ve Naci Cepe, hem gençliğin bunalımını tahlil ediyor hem de bu bunalımdan çıkış yollarını işaret ediyorlar. Umran-ek’te de, Ümran Araştırma Grubu’nun, gençliğin durumunu müşahede etmeye imkan veren araştırma sonuçla­rından seçtikleri bir derleme bulacaksınız. Bu sayımızdaki; Taliban’a esir düşüp serbest bırakıldıktan sonra İslâm’ı araştırarak Müslüman olan İngiliz gazeteci Yvonne Ridley’le yaptığımız röportajı ve Kâni Torun’un “Kongo’nun Unutulmuş Müslümanları” üzerine yazdığı gezi izlenimlerini ilginç bulacağınızı umuyor, Gündem, Yaşayan İs­lam, Analiz ve Kültür-Sanat bölümlerimizdeki canlılık ve do- yuruculuğa da dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. Umran’dan selam, sevgi ve dualar...

 


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348