Editör Ekim 1999, Sayı: 62, Sayfa: 1
Geçen sayımızda 17 Ağustos Marmara Depremini kapak konusu yaparak bu büyük felaketi çeşitli yönleri ile tahlil etmiş ve depremin daha uzun süre tartışılıp konuşulmaya devam edeceğini vurgulamıştık. Dahası, egemen sistemin acziyet ve iflasını gözler önüne sermesi bağlamında, sözkonusu “fiziksel deprem”in, giderek siyasal/toplumsal değişimlere yol açabilecek birtakım tartışmaları da beraberinde getirebileceğine dikkat çekmiştik.
Öyle görünüyor ki, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un 6 Eylül 1999’da Adli Yıl’ın açılışı vesilesiyle yaptığı konuşma, sistemi sorgulama sürecine yeni bir ivme kazandırmış ve siyasal planda adeta bir deprem etkisi yaratmıştır. (Sayın Selçuk’un uzun ve kapsamlı konuşmasını bu nedenle Umran/ek’te sunuyoruz.) Konuşmanın, malumun ilanı kabilinden de olsa sistemin çapıklığını, çürümüşlüğünü, bu halkın ihtiyaçlarına cevap veremediğini ve bütün sorunların da bundan kaynaklandığını tüm çıplaklığıyla hem de devletin en tepelerinden ilan etmiş olması oldukça anlamlı.
Umanz ki, bu sorgulama süreci, insanımızın "zihinsel planda" da bir sorgulama ve değişim sürecine girmesini de beraberinde getirir. Fiziksel depremin korkunç sarsıntısıyla yaşanan “zihinsel şok” hayırlı yönde değerlendirilebilir ve bu dehşetli afetten çıkanlabilecek maddi ve manevi derslerle yeni bir "hayat modeli”nin inşasına yönelinebilirdi. Bunun için henüz vakit geçmiş değil. İnsanımızın, kendisinden başlayarak toplumu, hayatı, sistemi yeniden sorgulayarak inancına, geleneğine ve insan fıtratına uygun bir yaşam tarzını yeniden inşa etmesi mümkündür ve zorunludur. Bizlere düşen bu değişimin olumlu yönde gelişmesine katkıda bulunmaktır.
Umran, fiziksel deprem sonrasında gerek siyasal arenada gerekse kültürel-ruhsai alanda yaşanmakta olan '‘değişim sancılarını’', bir başka ifadeyle “zihinsel deprem ”\ kapağına taşıyor.
Yazarımız M. Emin Göksu, Başbakanlık İrtica Genelgesi ile Sami Selçuk’un konuşmasından hareketle “değişimi arzula}^an” ve “değişmemekte direnen” iki ayrı Türkiye manzarası çizerken, Abdullah Yıldız, Ziya Paşa’nın “Cumhuriyet İdaresi”ne ilişkin tanımlamasından yola çıkarak, günümüze değin cumhuriyetin sadece adından söz edildiğini, Meşrutiyet -Cumhuriyet- Demokrasi görünümü altında koyu bir totaliterizmin egemen olduğunu ortaya koyarak geleceğin ancak “adalet"le inşa edileceğine dikkat çekiyor. “Yeraltından Gelen Mesajlar” yazı dizisinde ise Yıldırım Canoğlu, depremin, insanımız için bir "uyarı", sistem için de bir “ceza” olduğunu vurguluyor. Umran, şeytani düzenin şeytan’a teslim ettiği “satanist” gençliğin dramını. Tarık Tufan’ın kalemiyle; adına “Sosyal Güvenlik Reformu” denilen
“Mezarda Emeklilik” yasasını Ahmet Tunbak’ın kalemiyle sunuyor.
Abdurrahman Arslan’ın “Teolojik İslam’ın Çıkmazı” ve Haluk Burhan’ın “Ahlaki Eleştiri Olarak Kurtuluş” başlıklı yazıları ise, insanımızın -özellikle İslamcı aydının- zihinsel sorgulamasına derinlik kazandırıyor.
Umran, Said Çekmegil, Nurettin Özcan, Ahmet Mercan... imzaları ve mutad sayfalarla devam ediyor.
Selam ve Sevgilerle
Umran