"Hafızasız Bedenler Çağı'nda Öze Dönüş Çağrısı

Editör                                                               Haziran 2005, Sayı: 130, Sayfa: 1

‘Özgür ve mutlu olmak istiyorsan unutmalısın’ felsefesinin terviç edildiği “Hafızasız Bedenler Çağı”nı yaşıyoruz. ‘Unut ve hafızanı sıfırla ki “özgür ve mutlu” olasın’ deniyor. Yaşadıklarını unut, gördüklerini/ izlediklerini/ tanık olduklarını unut, öğrendiklerini unut, geçmişini unut, hatalarını/ günahlarını unut, sevaplarını/ iyiliklerini unut, ahitlerini/ akitlerini unut, insanlığını unut, varlığını unut, Var Eden’ini unut... Ve ‘özgür’ ol!

“Allah’ı unuttular, Allah da onları unuttu...”(9/67)

“Allah’ı unuttular, Allah da onlara kendi nefislerini unutturdu...”(59/19)

Özgürlüğe (ve de mutluluğa) Allah’dan, Allah’ın koyduğu kurallardan bağımsız olmakla erişilebileceği sapmasını temsil eden seküler yaşam felsefesi giderek küreselleşiyor ve hafızasızlaştırdığı bedenlerin insanlıkla, kendi özleriyle bağlarını bir bir koparıyor. İnsanî fıtrattan ve yaratılırken ‘rûhuna üflenen ilahî öz’den(15/29; 38/72; 32/9) uzaklaşıp bağ(ım)sızlaşan bireylerden oluşan topluluklar fesada uğruyor, bayağılaşıyor, sürüleşiyor. 

“Biz insanı en güzel biçimde(ahsen-i taqvîm) yarattık.”(95/4)

“Sonra onu aşağıların aşağısına(esfel-i sâfilîn) çevirdik.”(95/5)

Fıtrî değerlerinden koparak aşağılık davranış kalıplarını benimseyen sürüler, yeryüzünün efendileri tarafından ‘mankurtlaştırılıyor’ ve ilelebet güdülmek isteniyor...

İşte Umran, bütün dünyayı ve son yıllarda özellikle ülkemizi kasıp kavuran bu Rabbini unutturarak kendini/ adını/ kimliğini/ kişiliğini/ değerlerini... unutturma ve hafızasızlaştırma/ mankurtlaştırma operasyonuna dikkat çekmek ve herkese görevlerini hatırlatmak arzusunda. Kur’ânî bilince sahip olup bu küresel fesâdı doğru okuyanlar, bir yandan vahyin tanımladığı ve Rasûlüllah’ın(s.) örneklediği ‘Saadet Toplumu’nu inşâ çalışmalarını sürekli ve kesintisiz olarak sürdürürken; diğer yandan da küresel ifsadın kısmen farkında olan ama Kur’ân’a muhatap olma bahtiyarlığından mahrum bulundukları için çözümsüzlük içinde debelenenlere seslerini duyurmak zorundalar. Tebliğ/ dâvet/ va’z ü nasihat yükümlülüğü de budur zaten...

Umran’ın Haziran sayısının kapak dosyası bu minvalde oluşturuldu: Yıldırım Canoğlu, “Tebliğ” görevini, İslâm’ın inşa edici “yumuşak gücü” olarak ele alıyor. Hikmet Demir bu bağlamda bir “hafıza tazele(t)mesi” denemesinde bulunuyor. Abdullah Yıldız ise, Hz.Peygamber’in ilk tebliğinden yola çıkarak hafızasını yitiren toplumların “Hesap Günü” ile korkutularak derin uykudan uyandırılabileceğini işliyor. Atasoy Müftüoğlu ağabeyin İslam dünyası halklarını gerçek ufuklara yönelmeye davet eden çağrısını; Ahmet Cemil Ertunç’un “Mûtedil Din”i sahabe döneminden çarpıcı örneklerle açımlayan yazısı ile H.Vicdan Tekin’in “Saadet Toplumu” kavramını çerçeveleyen ve yeniden inşasının imkanlarını araştıran yazısı bütünlüyor.

Umran’ın Haziran sayısında yer verdiğimiz; Selçuk Kütük’ün Karen Harding’den çevirdiği “Kozalite, Gazali ve Kuantum Teorisi” adlı analizi ve Abdullah Yıldız’ın ‘Geçmişten Geleceğe Ko(nu)şanlar’ dizisinde fikir savaşçısı Zübeyir Yetik Ağabeyle gerçekleştirdiği sohbeti özellikle kaçırmamanızı öneriyoruz.

Umran, tiryakisi olduğunuz bölümler ve sayfalarla, tanıdığınız ve yeni tanışacağınız imzalarla devam ediyor.

Yeni Umran’larda buluşmak duasıyla...


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353