Yerel Genel Seçim -Siyasetin Dili, İttifaklar ve Gelecek Tasavvuru-

 

Editör                                   Mart 2019, Sayı: 295, Sayfa: 1

     Mart ayının son gününde yapılacak olan yerel seçim sonuçları çok ciddi bir biçimde merkezi iktidarın geleceğini etkileyecektir. Bu bağlamda büyükşehirlerden İstanbul, Ankara, İzmir seçimin sonuçlarına hem rakamsal hem de psikolojik olarak etki edebilecek merkezlerdir. Özellikle İstanbul son derece belirleyici bir konuma sahiptir. Hatta bu seçimlerin temelde İstanbul ve Ankara seçimi olduğunu bile söylemek mümkün.
     15 Temmuz’dan bugüne AK Parti ile MHP arasında kuvvetlenerek sürdürülen Cumhur İttifakı’nın -İstanbul başta olmak üzere- büyükşehirlerde kazanması merkezi iktidara ilişkin tartışmanın yapılmasını çokça zorlaştırır. Millet İttifakı bileşenlerinin kazanması durumunda ise Türkiye’yi bir genel seçime zorlamak başta olmak üzere bir dizi hamlenin geleceğini öngörmek hiç te zor değil. Zira AK Parti hükümetlerinin giriştiği bazı bölgesel ve hatta küresel uzantılı yumuşak güç hamleleri yerleşik düzenin sınırlarını zorladığından, statükonun yerli vekilleri tarafından planlı operasyonlar vesilesiyle adeta bir “terbiye” girişimine maruz kaldığını biliyoruz.
     Bu bakımdan seçim sürecinde iç ve dış muhalefetin ortaya koyduğu argümanlar karşısında, her ne kadar klasik bir retorik hâlini aldığı dolayısıyla eleştirilse de, “beka mücadelesi” söyleminin bizzat Cumhur İttifakı cephesi liderlerince dillendirilerek ittifakı muhafaza etme gayreti, ülke olarak ne kadar kritik bir süreçten geçilmekte olduğuna
dair fikir vermektedir. Aslında sıkça konuşulan beka meselesinin Türkiye halkının ülkesinden sökülerek geldiği yere gönderilmesi şeklinde algılanması doğru olmadığı gibi mümkün de değil. Burada söz konusu olan, Türkiye’nin, özgürlüklerini, sahip olduğu değerleri koruyarak ve tahkim ederek güçlenmesi ve kendi kararlarını kendisi alabilen, bu kararları uygulayabilme gücüne sahip, halkının gücünü arkasına alan bir devlet hâline gelme mücadelesidir.
     AK Parti-MHP bu yerel seçimlere Cumhur İttifakı olarak giriyor. Bu ittifakın İstanbul başta olmak üzere Ankara ve benzeri bazı büyükşehir belediyelerini kazanması durumunda, merkezi iktidarın varlığı tartışma konusu yapılamayacak ve merkezi iktidarın Türkiye’yi götürmek istediği istikametin tersi bir yöne Türkiye sürüklenemeyecektir. Ayrıca AK Parti, farkında olduğuna inandığımız sorunları halletmek ve ortamı rehabilite etmek için zaman ve güç elde etmiş olacaktır.
     24 Haziran’da görüldüğü kadarıyla AK Parti’den MHP’ye bir oy kayması söz konusu olmuşken CHP’den de İYİ Parti’ye ve HDP’ye önemli miktarda oy geçişi yaşanmıştı. Yerel seçimlerde de esasında benzer bir durum var; yani belediye başkanı ile meclis üyeliklerine ayrı ayrı oy verme imkânı, benzeri stratejik oylamaları gündeme getirebilir.
CHP’nin son yıllarda bir programının olmaması, partinin kimlik sınırlarının aşınması ve adeta bir kimlik krizine girmesi çokça eleştirilir. Bunda açıkçası Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinin de önemli bir faktör olduğu bariz. Zira Kılıçdaroğlu partinin mevcut kimliğini ne tam reddedebildi ne de kendisi partiye yeni kimlik kazandırabildi. Bunun yerine istikrarlı bir şekilde partiyi %65-35 sarmalındaki %35’lik dilimin dışına da hitap edebilecek bir yapıya kavuşturmaya çalıştı. Bu bağlamda hem İYİ Parti ve diğer partiler ile kurulan ittifaklar hem de büyükşehirlerdeki aday profili önemli bir gösterge olarak karşımızda durmaktadır. CHP’nin gerek önemli ilçelerde gerekse de büyükşehirlerde “geleneksel CHP’li” profiline uyan adayı neredeyse yok gibi. Daha çok ya sağ kökenli olması ve CHP’li olmaması dolayısıyla sol/seküler tabandan eleştirilen ya da HDP ve küçük sol partilerin hassasiyetlerine göre belirlendiği için ulusalcı/Kemalist taban tarafından eleştirilen adaylar söz konusu.
     AK Parti, başından beri PKK ile Kürt sorununu ayrı bir yöntem ile çözüme kavuşturmaya çalıştı. AK Parti’nin bu stratejisi kısa dönemli bir strateji değildir. Günümüzde görüldüğü gibi her iki alanda da meyvelerini vermeye başladı. Özellikle PKK’nın yaşadığı güç kaybı, militan kesimlerin de zayıflamasına sebep oldu. AK Parti ile MHP arasındaki ittifakı Kürtlere negatif olarak sunan ve bunu bir fırsat dönüştüren HDP ise, bütün seçim stratejisini Cumhur İttifakı’nın çökertilmesi üzerine kurmuştur. Göç süreci üzerinden örgütlenme biçimi, HDP’nin büyük şehirlerde söz hakkı elde etmesine sebep olmaktadır. Üniversiteli Kürt gençlerinin epeydir, giderek daha muhalif bir tarafa yöneldikleri de açıktır. Bu bakımdan Cumhur İttifakı’nın siyaset dilinin daha kuşatıcı olması en azından belli hassasiyetleri
muhafaza ettiğini göstermesi gerekmektedir.
     Yerel seçimlere giderken reel durum bu olmakla birlikte, bizler tarihte yaşanmış, bugün de İslâm dünyasında varolan iç çatışmaların ve iktidar kavgalarının kökenine inmeli, kuşatıcı ve kapsayıcı çözümler oluşturmalıyız. İlginçtir, betonlaşmadan bunalan insanların hâlini gören siyasetçiler ve belediye başkan adayları, park-bahçe-vadi, kültür-sanat mekânları vs. vaadinde bulunarak kent insanının ruhunu aradığı şehri inşa etmeye dair seçim vaatleri verme sürecine girdi. Aslında mahalleyi kaybedince insanı kaybetmiş olduk. Mahalle, insanın insanlaşma sürecinin yaşandığı bir mekândı. Oysa yerel yönetimlerin hatası neticesinde mahalledeki evler otele dönüşürken içinde barınanlar ise oraya ait olmayan konaklayıcılar konumu edindi.
     Bu bakımdan Medine/şehir kavramına sahip medeniyetin çocukları olarak alternatif bir belediyecilik anlayışı geliştirmek için çaba sarf etmeliyiz. Bunun için insan fıtratını, zaaflarını vb. göz ardı etmeden en iyi, akılcı ve adaletli çözümü bulmak istikametimiz olmalı. Zira insanlar, birlikte, dayanışarak ve yardımlaşarak yaşarlar. Tam da bu
noktada, düşünürler, alimler, aydınlar cumhurun temsilcileri olarak mevcut dünya sisteminin değişmesi, bilgi ve adaletin hüküm sürdüğü erdemli bir yapının inşası için ön saflarda yer almalıdır.

Yeni sayımızda buluşmak temennisiyle...
                                                                               Umran


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353