Uzun Soluklu Bir Yürüyüş...

 

lJmran, üç yıl önce aylık yayımlanmaya başlanınca,
“Umutsuzluk Ortamında Umut Olmak” başlıklı bir kapakla
yürüyüş ve “duruş”unu pekiştirmişti. Ülkemizin yoğun bunalımlarla
çalkalandığı ve sarsıldığı bir zaman diliminde, umut
çağrısı yapmak, bir özgüven tesis etme ve tazeleme çabasıydı.
Ümran’ın bu çağrısının “içi boş” bir çağrı olmadığı zamanla
anlaşıldı ve yankısını buldu: Nisan sayımızdan itibaren
gerçekleştirmeye çalıştığımız açılım ve aülım, okuyucularımız
tarafından heyecan ve coşkuyla karşılandı. Heyecanlarını
bizimle türlü şekillerde paylaşan okuyucularımıza, dostlarımıza
teşekkür ediyoruz.
Ümran, bu çağrısını artık uzun soluklu bir yürüyüşe dönüştürüyor.
Nisan sayımızda, ne tür bir uzun soluklu yürüyüşe
soyunduğumuzun işaretlerini verdik.
Kapağa taşıdığımız Türkiye-AB ilişkileri sorununu çeşitli
yönleriyle mercek altına alırken, kafamızda hep işte bu “uzun
soluklu yürüyüş” kaygısı vardı. O yüzden sorunu, geniş bir tarih,
kültür ve medeniyet perspektifi eksenine oturtmaya çalıştık.
Bugün AB ile ilişkilerimizin ve karşılaştığımız sorunların
hakkıyla anlaşılması ve anlamlandırılabilmesi için bu perspektife
şiddetle ihtiyacımız' var. Çünkü Avrupa ile ilişkilerimizin
tarihi ve seyri, yüzyıllar öncesine gidiyor ve son derece
farklılık arzediyor: Modernleşme tarihlîmizden önce Avrupa
ile kurduğumuz ilişkilerde biz, hakim, aktif, tanımlayıcı ve
belirleyici konumdaydık. Modernleşme tarihimizden itibaren
bu süreç, tam tersi bir şekilde işliyor. Bugün biz Türkiye olarak
bu gerçeği gözardı ettiğimiz sürece, AB ile ilişkilerimizi
lehimize sonuçlanacak şekilde sürdürmekte zorlanırız. Elitlerimizin,
aydınlarımızın ve okuyucularımızın geliştirdiğimiz
bu perspektifin Türkiye’nin önünü açabilecek yeni imkanlar
sunduğunu göreceklerini düşünüyoruz: Kapak dosyamızdaki
yazılarımız; Ahmet Davudoğlu ve Necmettin Türinay ile gerçekleştirdiğimiz
sohbet, hem zihin açıcı, hem de uygulanabilir
somut öneriler içeren görüşler ve argümanlar sunuyor.
Aynı perspektifi, yolsuzluk dosyamızda da göreceksiniz.
Bu dosyamızdaki yazıları ve ekonomist Nurettin Canikli ile
yaptığımız konuşmayı da keyifle okuyacağınızı umuyoruz.
“Medeniyet perspektifimiz” sonraki dosyaıruz için de geçerli
elbette: Her sayıda düzenli olarak sürdüreceğimiz “Şehirlerin
Ruhu” başlıklı bu dosyamızda bu kez, sonradan müslüman
olan Titus Burkhardt’m “Müslüman Şehri”nin anlam haritalarını
çıkardığı nefis bir makalesi yer alıyor. Bu makaleyi
okuyunca yaşadığınız şehre artık farklı bir gözle bakmaya
başlayacağınızı şimdiden haber vermek isteriz.
Ümran’ın bu sayısında ilk bölümde Türkiye ve dünya
gündemine ilişkin doyurucu analizler bulacaksınız. Son bölümde
ise yetkin film, oyun, kitap ve dergi okumaları yer alıyor.
Ayrıca bu bölümde, “absürd tiyatro”nun bilge babası Ionesco’nun
nefis bir metni var: Ustad, “Cehennemle Yüzleşmek”
başlıklı sarsıcı metninde ruhumuzu derinden sarıyor ve
çağımızın ne denli büyük “vicdan”larından biri olduğunu kanıtlıyor.
Yeni uzun soluklu Umran’larda buluşmak dileğiyle...

 

EDİTÖR                                                   Mayıs 2001, Sayı:81, Sayfa:1

Umran, üç yıl önce aylık yayımlanmaya başlanınca, “Umutsuzluk Ortamında Umut Olmak” başlıklı bir kapakla yürüyüş ve “duruş”unu pekiştirmişti. Ülkemizin yoğun bunalımlarla çalkalandığı ve sarsıldığı bir zaman diliminde, umut çağrısı yapmak, bir özgüven tesis etme ve tazeleme çabasıydı. Umran’ın bu çağrısının “içi boş” bir çağrı olmadığı zamanla anlaşıldı ve yankısını buldu: Nisan sayımızdan itibaren gerçekleştirmeye çalıştığımız açılım ve atılım, okuyucularımız tarafından heyecan ve coşkuyla karşılandı. Heyecanlarını bizimle türlü şekillerde paylaşan okuyucularımıza, dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Umran, bu çağrısını artık uzun soluklu bir yürüyüşe dönüştürüyor. Nisan sayımızda, ne tür bir uzun soluklu yürüyüşe soyunduğumuzun işaretlerini verdik. Kapağa taşıdığımız Türkiye-AB ilişkileri sorununu çeşitli yönleriyle mercek altına alırken, kafamızda hep işte bu “uzun soluklu yürüyüş” kaygısı vardı. O yüzden sorunu, geniş bir tarih, kültür ve medeniyet perspektifi eksenine oturtmaya çalıştık. Bugün AB ile ilişkilerimizin ve karşılaştığımız sorunların hakkıyla anlaşılması ve anlamlandırılabilmesi için bu perspektife şiddetle ihtiyacımız' var. Çünkü Avrupa ile ilişkilerimizin tarihi ve seyri, yüzyıllar öncesine gidiyor ve son derece farklılık arzediyor: Modernleşme tarihimizden önce Avrupa ile kurduğumuz ilişkilerde biz, hakim, aktif, tanımlayıcı ve belirleyici konumdaydık. Modernleşme tarihimizden itibaren bu süreç, tam tersi bir şekilde işliyor. Bugün biz Türkiye olarak bu gerçeği gözardı ettiğimiz sürece, AB ile ilişkilerimizi lehimize sonuçlanacak şekilde sürdürmekte zorlanırız. Elitlerimizin, aydınlarımızın ve okuyucularımızın geliştirdiğimiz bu perspektifin Türkiye’nin önünü açabilecek yeni imkanlar sunduğunu göreceklerini düşünüyoruz: Kapak dosyamızdaki yazılarımız; Ahmet Davudoğlu ve Necmettin Türinay ile gerçekleştirdiğimiz sohbet, hem zihin açıcı, hem de uygulanabilir somut öneriler içeren görüşler ve argümanlar sunuyor. Aynı perspektifi, yolsuzluk dosyamızda da göreceksiniz. Bu dosyamızdaki yazıları ve ekonomist Nurettin Canikli ileyaptığımız konuşmayı da keyifle okuyacağınızı umuyoruz. “Medeniyet perspektifimiz” sonraki dosyamız için de geçerli elbette: Her sayıda düzenli olarak sürdüreceğimiz “Şehirlerin Ruhu” başlıklı bu dosyamızda bu kez, sonradan müslüman olan Titus Burkhardt’ın “Müslüman Şehri”nin anlam haritalarını çıkardığı nefis bir makalesi yer alıyor. Bu makaleyi okuyunca yaşadığınız şehre artık farklı bir gözle bakmaya başlayacağınızı şimdiden haber vermek isteriz. Umran’ın bu sayısında ilk bölümde Türkiye ve dünya gündemine ilişkin doyurucu analizler bulacaksınız. Son bölümde ise yetkin film, oyun, kitap ve dergi okumaları yer alıyor. Ayrıca bu bölümde, “absürd tiyatro”nun bilge babası Ionesco’nun nefis bir metni var: Ustad, “Cehennemle Yüzleşmek” başlıklı sarsıcı metninde ruhumuzu derinden sarıyor ve çağımızın ne denli büyük “vicdan”larından biri olduğunu kanıtlıyor. Yeni uzun soluklu Umran’larda buluşmak dileğiyle...

 


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348