EDİTÖR Ağustos 2007,Sayı:156, Sayfa:1
“Sistem Seçim Sınavında” demiştik geçen sayımızda. Halk, sınavı başarı ile geçti; ancak sistemin asıl sınavı Cumhurbaşkanı seçiminde. Halk 22 Temmuz’da; e-Muhtıra’ya, siyaset mühendisliğine, kadife darbe denemesine, Cumhurbaşkanı görmek istediği sayın Abdullah Gül’ün Çankaya yolunun hukuki zorbalıkla kesilmesine “hayır” dedi. Umarız bu cevap doğru okunur ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yeni bir rejim krizine dönüştürülmez. 22 Temmuz’un mesajını siyaset erbabı, bürokrasi, elitler ve herkes çok iyi ve doğru okumalı. Eğer bu okuma sübjektif, indî ve herkesin kendi önyargılarını pekiştirecek tarzda yapılırsa, sahil-i selamete çıkamayız. Resmi ideoloji muhafızı Tek Partici azınlık, hâlâ milleti “Hasalar, Memolar” olarak görüyor. 1950’de Demokrat Parti ezici zafer kazanınca, CHP’li Faik Ahmet Barutçu, bunu ‘halkın nankörlüğüne’ bağlamış, Lloyd George’un ünlü sözünü tekrarlamıştı: ‘Ulusların minnettarlıkları tez çürüyen meyvalara benzer.’ 22 Temmuz ertesinde de benzer beyanlara tanık olduk. En hafifi, “Seçim sonuçlarının rasyonel olmadığını” söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’inki. Bu milletin zekâ düzeyini söz konusu edenler, darbe çağrısı yapanlar var... Neyse ki, ‘uzayda yaşadığını’ farkedip ayakları ilk kez bu topraklara değenler, bu halkı yeni tanımaya çalışanlarda var...22 Temmuz’un mesajı doğru okunursa; eminiz ki bazı gerçekler anlaşılacaktır: -Bu milletin kalbi/gönlü midesinden önce gelir; bütün yozlaştırma çabalarına, plânlı tahribata rağmen İslâmî değerlerini maddi değerlerinden daha ön planda tutar. -27 Nisan gece yarısı bildirisinde Kur’ân-ı Kerim’ini, kutlu peygamberini, başörtüsünü, etnik kökenini hedef alıp “tehdit” olarak görenleri bu millet onaylamaz, affetmez. -Bu millet kendi içinden çıkan ama kendisi gibi yaşayan, dini değerlerine, geleneklerine yakın olan insanları yönetimde görmek ister, engelleyenlere ise asla itibar etmez. -Bu millet Türk’ü, Kürd’ü, Arab’ı, Çerkez’i, Alevi’si, Sünni’siyle ‘ümmet’ olduğuna inanır; hiçbir etnik ve mezhebi ayrımı kabullenmez, bu aynmı yapanlara prim vermez. - Bu millet kendi değerlerini siyaset planında dillendirenleri -bunu itici bir üslûpla değil, eksik de olsa güzel ve etkin bir üslûpla yapanlan- ve dik duranları mutlaka destekler. İmdi; 22 Temmuz’daki milli irade, Türkiye’nin geleceği açısından büyük imkanları ve fırsatları işaret ediyor; bu çok iyi değerlendirilmeli, ihtiraslara kurban edilmemelidir. -Yabancı değerleri millete tepeden aşağı dayatan devlet, artık halkın değerleriyle barışmalı; hayal tarzına, kılık-kıyafetine karışmamalı, bu anlamsız gerilime son vermelidir. -Halkın etnik ve mezhebi ayırımları mahkum eden birlik ve İslâm kardeşliği mesajı, özellikle bu ayırımlar üzerinden siyaset yapanlara ve söylem üretenlere tarihi bir ikazdır. -Ak Parti yönetimi, seçim başansını; varlıklı kesim için istikrar getiren IMF paketlerine ve bir kesimin onayladığı AB politikalarına bağlayanlara kulak asmamalı, dar ve orta gelirli çoğunluğun maddi-manevi taleplerini ön plana çekmelidir. (27 Nisan öncesi anketlerde AKP oyunun %28’lerde ve AB taraftarlarının da %34 olduğu unutulmamalı!..) Hasılı: Sadece yönetici elit değil, bu millete söz söylemek, öncülük etmek, yön vermek konumunda olan herkes 22 Temmuz mesajını çok iyi ve doğru okuyup söylemlerini, eylemlerini, plan ve programlannı, stratejilerini bu doğrultuda tashih ve tayin etmelidir. Umran'ın kapak dosyası, bu konuyu enine-boyuna masaya yatırıyor. Prof. Burhaneddin Can, Doç. Mustafa Aydın, D. Mehmet Doğan, Ahmet Mercan, Mehmet Tepe, Divaler Demirağ yazılarında; Abdurrahman Arslan, Ali Bulaç ve Cevat Özkaya açık oturumda 22 Temmuz’un verdiği mesajı farklı perspektiflerden derinlemesine tahlil ediyorlar. Umran/ek de, bu tahlilleri temellendirmemize yardımcı olacak istatistik bilgiler içeriyor. Umran'ın diğer bölümleri ve tiryaki sayfaları size yeni pencereler açacak. Yeni Umran'larda buluşmak duası ile.