Umran'dan

 

Seçim tarihinin TBMM tarafından 18 Nisan olarak belirlenmesi ve
seçim hazırlıklarının bütün hızıyla devam etmesine paralel olarak
28 Şubat sürecinin sona erip ermediği tartışmaları da birden
alevlendi. Seçkinci elitlerin halkoyu korkusu yeniden nüksetti.
Ya halk, bunca modern ve post-modern müdahalelere (27 Mayıs,
12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat) rağmen tutar da oyunu “istenmeyen”
partilere (hadi kabaca söyleyelim “vebalılara”) verirse!... İşte
postalperver aydınların karabasanı budur.
Halkına yabancılaşmış ve hatta ona hasını haline gelmiş sivil
ve asker elit, kendi insanını bir türlü rüştüne ereıııeyen, sürekli
vesayet ve kontrol altında tutulması gereken, halk deyişiyle serbest
bırakılırsa ya davulcuya ya da zurnacıya kaçma ihtimali
kuvvetle muhtemel bulunan "cahil-cühela güruhu” olarak görme
ye devam etmektedir. 75. yıldönümü mutantan törenlerle kutlanan
cumhuriyet, bu gidişle, ilk yıllarında olduğu ve bugün de geçerliliğini
sürdürdüğü biçimiyle bir "cumhur” yani “halk çoğunluğu"
egemenliği olarak değil, “aydın despotizmi” şeklinde sürüp
gidecektir.
Ümran bu sayısını, 18 Nisan seçimlerinin, bu ma’kûs talihin
kırılmasına vesile olacak bir özgürlük sürecinin ilk adımı olması:
yani "artık tamam!" diyebileceğimiz günlerin başlangıcı olması temennisiyle
bu konuya ayırıyor.
Yazarlarımızdan Cevat Özkaya, Kanun Devletinden Hukuk
Devletine başlıklı yazısıyla, soruna demokrasi, hukuk ve anayasa
kavramları çerçevesinde yaklaşırken M. Emin Göksu, 28 Şubat
Süreci bağlamında bir türlü halka ayak uyduramayan “Seçkinciliğin”
serüvenini, bir anlamda handikapını, sosyolojik veriler
ışığında değerlendiriyor. Abdullah Yıldız ise Elitlerin Halk Korkusu
başlığını verdiği incelemesinde, tarihsel süreç içerisinde “aydın
despotizmini” ele alıyor.
İldeniz Tümay’m “Totaliterizm, Resmi İdeoloji ve İslam” konulu
yazısı ile Nurettin Özcan’ın “Gökkuşağı Bizim" başlıklı denemesi,
aynı sorunun arkaplanını kavrama noktasında önemli
ipuçları ve anektodlar sunuyor.
Haluk Burhan ın Ahlak üzerine kaleme aldığı ve yakında Pınar
Yayınları arasında kitaplaşacak olan seri yazılarından biriyle;
“Tahdidi Ahlakla devam ediyor. Umran’ın 54. sayısı Said Çekmegil,
Ahmet Mercan, Vedat Aydın ve diğer tanıdık imzalarla tamamlanıyor.
Yazanınız Yıldırım Canoğlu’nun Zihinsel Kirlenmeyi inceleyen
dizi yazısı ise gelecek sayımızdan itibaren devam edecek.
Daha güzel Umran’larda buluşmak duasıyla...

 

EDİTÖR                                                                Şubat 1999, Sayı:54, Sayfa:1

Seçim tarihinin TBMM tarafından 18 Nisan olarak belirlenmesi ve seçim hazırlıklarının bütün hızıyla devam etmesine paralel olarak 28 Şubat sürecinin sona erip ermediği tartışmaları da birden alevlendi. Seçkinci elitlerin halkoyu korkusu yeniden nüksetti. Ya halk, bunca modern ve post-modern müdahalelere (27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat) rağmen tutar da oyunu “istenmeyen” partilere (hadi kabaca söyleyelim “vebalılara”) verirse!... İşte postalperver aydınların karabasanı budur. Halkına yabancılaşmış ve hatta ona hasını haline gelmiş sivil ve asker elit, kendi insanını bir türlü rüştüne eremeyen, sürekli vesayet ve kontrol altında tutulması gereken, halk deyişiyle serbest bırakılırsa ya davulcuya ya da zurnacıya kaçma ihtimali kuvvetle muhtemel bulunan "cahil-cühela güruhu” olarak görmeye devam etmektedir. 75. yıldönümü mutantan törenlerle kutlanan cumhuriyet, bu gidişle, ilk yıllarında olduğu ve bugün de geçerliliğini sürdürdüğü biçimiyle bir "cumhur” yani “halk çoğunluğu"egemenliği olarak değil, “aydın despotizmi” şeklinde sürüp gidecektir. Umran bu sayısını, 18 Nisan seçimlerinin, bu ma’kûs talihin kırılmasına vesile olacak bir özgürlük sürecinin ilk adımı olması: yani "artık tamam!" diyebileceğimiz günlerin başlangıcı olması temennisiyle bu konuya ayırıyor. Yazarlarımızdan Cevat Özkaya, Kanun Devletinden Hukuk Devletine başlıklı yazısıyla, soruna demokrasi, hukuk ve anayasa kavramları çerçevesinde yaklaşırken M. Emin Göksu, 28 Şubat Süreci bağlamında bir türlü halka ayak uyduramayan “Seçkinciliğin” serüvenini, bir anlamda handikapını, sosyolojik veriler ışığında değerlendiriyor. Abdullah Yıldız ise Elitlerin Halk Korkusubaşlığını verdiği incelemesinde, tarihsel süreç içerisinde “aydın despotizmini” ele alıyor. İldeniz Tümay’ın “Totaliterizm, Resmi İdeoloji ve İslam” konulu yazısı ile Nurettin Özcan’ın “Gökkuşağı Bizim" başlıklı denemesi, aynı sorunun arkaplanını kavrama noktasında önemli ipuçları ve anektodlar sunuyor. Haluk Burhan'ın Ahlak üzerine kaleme aldığı ve yakında Pınar Yayınları arasında kitaplaşacak olan seri yazılarından biriyle; “Tahdidi Ahlakla devam ediyor. Umran’ın 54. sayısı Said Çekmegil, Ahmet Mercan, Vedat Aydın ve diğer tanıdık imzalarla tamamlanıyor. Yazanınız Yıldırım Canoğlu’nun Zihinsel Kirlenmeyi inceleyen dizi yazısı ise gelecek sayımızdan itibaren devam edecek. Daha güzel Umran’larda buluşmak duasıyla...

 


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353