Umran'dan

 

İngiliz tarihçi R.G. CoUingwood, Bir Özyaşamöyküsü adlı eserinde
(1996-YKY) Britanya’nın geçmişte bir “Romalılaştırma” evresi yaşadığım;
kozmopolit Roma kültürünün yerli Kelt uygarlığını silindir
gibi ezip bölgeyi, imparatorluğun herhangi bir yerleşim birimine
çevirdiğini, ama aradan üç yüzyıl geçtikten sonra, şaşırtıcı biçimde
“Keltliğin" yeniden doğduğunu anlatır (s. 100).
Bu örnek bize, toplumlarm gelenekleşmiş kültürlerini “tepeden
inme” yöntemlerle değiştirmenin en nihayet mümkün olmadığım
bir kez daha hatırlatıyor. Bir yabancı kültür, yerli değerleri silindir
gibi silip süpürse de, herşeyin bittiğinin sanıldığı bir dönemde,
adeta milletlerin genlerinde saldı kalan geleneksel kültür yeniden
dirilmekte ve bu "öze dönüş süreci", yabancı uygarlığm bütün izlerini
söküp atmaktadır.
Şu topralîlarda yalîlaşık ild yüzyıldan beri, adeta silah zoruyla
yukarıdan aşağı benimsetilmeye çalışılan Batılılaştırma/modernleştirme
çabalan tutmamış, milletimiz öz kültürü olan İslami İsimliğine
yeniden sahip çıkmaya başlamıştır, Bu sürecin, yukarıdan
dayatılan ‘‘toplumsal mühendislik”, daha doğrusu “toplumsal marangozluk”
projeleriyle engellenmesi mümkün değildir. Başörtüsüne,
imam hatip okulu ve Kur’an kurslarına savaş açarak, ezana,
camiye müdahaleye kalkışarak, yani hallan sağını, solunu yontarak
toplum marangozluğuna heveslenmek, sulan tersine alatmak
gibi beyhude bir çabadır.
Derginiz Ümran, bu sayısında, bir kısmını Ek bölümünde belge
olaralt aktardığımız “irtica yasaları" ve benzeri projelerle yapılmak
istenen "toplum mühendisliği" çabalanm ele alıyor. Yazanmız
Cevat Özkaya, irtica yasa taşanlarına atıflarda bulunaralî konuyu
iktidar felsefesi açısından değerlendii'irken Burhaneddin
Can, sistemin başörtüsüne karşı yürüttüğü mücadelenin bir anlamda
“fıtratla savaşmak” olduğunu vurgulayarak, örtünmenin
fıtri temellerini araştırıyor.
Mesut Karaşahan ve Celaleddin Vatandaş, totaliter sistemlerde
ve Türlüye’de Tek Paıti döneminde uygulanmak istenen toplum
mühendisliği projelerinin çelişki ve çıkmazlarım araştırıyorlar.
Yazarlarımız Mustafa Aydın ve Haluk Burhan ise, dillerden düşürülmeyen
“Siyasal İslam” kavramım farklı açılardan sorguluyorlar.
Abdullah Yıldız'ın “İrtica’m Serüveni” dizisi, darbe geleneğinin
oluşum seyri ve irtica’ın bir darbe gerekçesi olarak istismanm incelediği
“Darbeler ve İrtica” bölümüyle sona eriyor.
Kıymetli bilim adamımız M. Said Hatiboğlu’nun İslam’ı hayata
tatbikte amaçlara (makasıdu’ş-şeri’a) dikkat çeken sohbetini ilgiyle
okuyacağınızı umanz.
Aynca, Muhsin Özalp’in “ceviz gölgesinde, demli çay eşliğinde”
Voltaire’le gerçekleştirdiği koyu sohbete konuk olmanızı bekliyoruz.
Ümran, Ahmet Mercan’ın, başörtülerini kuşanmaldan başka
suçlan olmayan kızlarımızın okul kapılanndald çilesini dile getiren
duygu yüklü denemesi, Gannuşi’nin Tunus’taki paranoyak İslam
düşmanlığını anlatan analizi, Mustafa Özcan'ın İslam dünyasmdan
haberleri ve alışık olduğunuz sayfalanyla sürüyor.
Daha dolu, daha güçlü ve doyurucu Umran’larda buluşmak dileğiyle...

 

EDİTÖR                                                                  Haziran 1998, Sayı:46, Sayfa:1

İngiliz tarihçi R.G. Collingwood, Bir Özyaşamöyküsü adlı eserinde (1996-YKY) Britanya’nın geçmişte bir “Romalılaştırma” evresi yaşadığım; kozmopolit Roma kültürünün yerli Kelt uygarlığını silindir gibi ezip bölgeyi, imparatorluğun herhangi bir yerleşim birimine çevirdiğini, ama aradan üç yüzyıl geçtikten sonra, şaşırtıcı biçimde “Keltliğin" yeniden doğduğunu anlatır (s. 100). Bu örnek bize, toplumların gelenekleşmiş kültürlerini “tepeden inme” yöntemlerle değiştirmenin en nihayet mümkün olmadığım bir kez daha hatırlatıyor. Bir yabancı kültür, yerli değerleri silindir gibi silip süpürse de, herşeyin bittiğinin sanıldığı bir dönemde, adeta milletlerin genlerinde saldı kalan geleneksel kültür yenidendirilmekte ve bu "öze dönüş süreci", yabancı uygarlığın bütün izlerini söküp atmaktadır. Şu topraklarda yaklaşık iki yüzyıldan beri, adeta silah zoruyla yukarıdan aşağı benimsetilmeye çalışılan Batılılaştırma/modernleştirme çabaları tutmamış, milletimiz öz kültürü olan İslami İsimliğine yeniden sahip çıkmaya başlamıştır, Bu sürecin, yukarıdan dayatılan ‘‘toplumsal mühendislik”, daha doğrusu “toplumsal marangozluk” projeleriyle engellenmesi mümkün değildir. Başörtüsüne, imam hatip okulu ve Kur’an kurslarına savaş açarak, ezana, camiye müdahaleye kalkışarak, yani hallan sağını, solunu yontarak toplum marangozluğuna heveslenmek, suları tersine akıtmak gibi beyhude bir çabadır. Derginiz Umran, bu sayısında, bir kısmını Ek bölümünde belge olarak aktardığımız “irtica yasaları" ve benzeri projelerle yapılmak istenen "toplum mühendisliği" çabalarını ele alıyor. Yazarımız Cevat Özkaya, irtica yasa tasarılarına atıflarda bulunarak konuyu iktidar felsefesi açısından değerlendirirken Burhaneddin Can, sistemin başörtüsüne karşı yürüttüğü mücadelenin bir anlamda “fıtratla savaşmak” olduğunu vurgulayarak, örtünmenin fıtri temellerini araştırıyor. Mesut Karaşahan ve Celaleddin Vatandaş, totaliter sistemlerde ve Türlüye’de Tek Parti döneminde uygulanmak istenen toplum mühendisliği projelerinin çelişki ve çıkmazlarını araştırıyorlar. Yazarlarımız Mustafa Aydın ve Haluk Burhan ise, dillerden düşürülmeyen “Siyasal İslam” kavramını farklı açılardan sorguluyorlar. Abdullah Yıldız'ın “İrtica’ın Serüveni” dizisi, darbe geleneğinin oluşum seyri ve irtica’ın bir darbe gerekçesi olarak istismarını incelediği “Darbeler ve İrtica” bölümüyle sona eriyor. Kıymetli bilim adamımız M. Said Hatiboğlu’nun İslam’ı hayata tatbikte amaçlara (makasıdu’ş-şeri’a) dikkat çeken sohbetini ilgiyle okuyacağınızı umarız. Aynca, Muhsin Özalp’in “ceviz gölgesinde, demli çay eşliğinde” Voltaire’le gerçekleştirdiği koyu sohbete konuk olmanızı bekliyoruz. Umran, Ahmet Mercan’ın, başörtülerini kuşanmaktan başka suçları olmayan kızlarımızın okul kapılarındaki çilesini dile getiren duygu yüklü denemesi, Gannuşi’nin Tunus’taki paranoyak İslam düşmanlığını anlatan analizi, Mustafa Özcan'ın İslam dünyasından haberleri ve alışık olduğunuz sayfalarıyla sürüyor. Daha dolu, daha güçlü ve doyurucu Umran’larda buluşmak dileğiyle...

 


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348