Başörtüsü Özgür Olmadan Asla!

 

“Küresel Şer Güç”ün Irak’tan sonra Suriye, Lübnan ve İran 
üzerinden Türkiye’yi çevreleme harekâtını sürdürmekte oldu­
ğu, güdümündeki STK’lar marifetiyle yakın bölgemizde rengâ­
renk devrimler kotardığı bir ortamda, ülke içinde meydana 
gelen son gelişmeler ‘düğmeye kim bastı?’ sorusunu sordurta- 
cak boyutlara ulaştı. Gelişmeler, “Şeytani Güç Odağı”nıxı, 
Türkiye içindeki Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-anti laik gibi 
gerilim potansiyellerini çatışmaya dönüştürme planını uygula­
maya koymakta olduğunun sinyalleri olarak okunmalıdır.
‘Böylesi bir ortamda neden başörtüsü?’ denilebilir.
Bu soruya, ‘Evet, tam da böyle bir ortamda başörtüsü’ 
cevabını veriyoruz. Zira, çevremizdeki gelişmeler göstermek­
tedir ki, halkını arkasına alamayan, halkıyla bütünleşemeyen, 
halkının farklı kesimleri arasında sağlam bir birliktelik oluştu- 
ramayan yönetimlerin, “Küresel Şer Güç”ün yeni şeytani 
planları karşısında ayakta kalması hayli zor, hatta imkansızdır. 
(Bu konuda “kadife devrim”leri tahlil eden Cevat Özkaya, 
Tevfik Emin ve Yıldırım Canoğlu’nun yazıları ile Metin 
Önal Mengüşoğlu’nun ‘modem devletin esrarı’nı irdeleyen ma­
kalesi mutlaka okunmalı.)
Dolayısıyla, Türkiye’de halkının inanış, yaşayış ve giyiniş 
biçimine müdahil olmayı misyon edinmiş yasakçı bürokratik 
oligarşinin, aklını başına devşirip halkıyla barışmasının; hal­
kın beklentisini daha fazla geciktirmemesi gereken iktidarın 
da artık harekete geçmesinin tam zamanıdır. Ülkede barış/ba­
har havası estirecek ilk ve en esaslı adım anlamsız başörtüsü 
yasağının kaldırılması olacaktır. Unutulmamalıdır ki, ülkede­
ki diğer gerilimleri azaltacak, özgürlük alanlarını genişletecek 
ilk adım da budur. Değilse, kimseyi ‘özgürlükçü, milliyetçi, 
vatansever, dine saygılı..’ olduğunuza inandıramazsınız.
O halde tekrarlıyoruz: Başörtüsü özgür olmadan asla!
Bu duruş ve teklifle karşınızda olan Umran’ın kapak dos­
yası, Abdullah Yıldız, Ali Bulaç, Mahmud Rifat Kademoğ- 
lu’nun başörtüsünün felsefi temellerini ortaya koyan yazıları, 
avukat Sibel Eraslan ve emekli başsavcı Reşat Petek’in yasa­
ğın hukukî çarpıklığını irdeleyen yazıları, Mesut Karaşa- 
han’ın Avrupa’daki engizisyon cezalarının izini süren makale­
si, Ahmet Mercan’m “Yeis Yok” diye haykıran umut dolu ses­
lenişi ve Mustafa Aldı’nın başörtüsü zulmü eksenin tarihe ka­
yıt düşen edebiyat ürünlerini tahlil eden incelemesi ve diğer 
çeşnilerden oluşuyor. Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz “So- 
ruşturma”ya cevap verme nezaketinde bulunan Sabahattin 
Zaim, Merve Kavakçı, Hayrettin Karaman, Cihan Aktaş, 
Mustafa Başoğlu, Abdurrahman Dilipak, Özdemir Erdoğan, 
Ayhan Bilgen, Naciye Kaynak’a teşekkürler ediyoruz. Keza, 
“Başörtüsü Yasağının Tutanağı” niteliğindeki belgenin Um- 
ran-Ek’te yayınlanmasına imkan veren Avukat Fatma Benli 
Hanımefendiye de şükranlarımızı sunuyoruz.
Ümran’ın bu sayısında, başörtüsü dosyasının yoğunluğu 
dolayısıyla, sayın Yıldırım Canoğlu’nun dizi yazısının 5.bölü- 
münü gelecek sayımıza tehir ederken Yaşayan İslam ve Kül- 
tür-Sarıat sayfalarımızı da iptal etmek zorunda kaldık. Başör­
tüsü mücadelesinin yakın tarihimizdeki canlı timsallerinden 
‘yürüyen hayrât’ Fevziye Nuroğlu Abla ile Fatma Kutluoğlu 
Hanımefendinin gerçekleştirdiği sohbeti ise zevkle okuyacağı­
nızdan eminiz.
Yeni Umran’larda buluşmak duasıyla.

 

EDİTÖR                                                 Mayıs 2005, Sayı:129, Sayfa:1

“Küresel Şer Güç”ün Irak’tan sonra Suriye, Lübnan ve İran üzerinden Türkiye’yi çevreleme harekâtını sürdürmekte oldu­ğu, güdümündeki STK’lar marifetiyle yakın bölgemizde rengâ­renk devrimler kotardığı bir ortamda, ülke içinde meydana gelen son gelişmeler ‘düğmeye kim bastı?’ sorusunu sordurtacak boyutlara ulaştı. Gelişmeler, “Şeytani Güç Odağı”nın, Türkiye içindeki Türk-Kürt, Alevi-Sünni, laik-anti laik gibi gerilim potansiyellerini çatışmaya dönüştürme planını uygula­maya koymakta olduğunun sinyalleri olarak okunmalıdır.‘Böylesi bir ortamda neden başörtüsü?’ denilebilir. Bu soruya, ‘Evet, tam da böyle bir ortamda başörtüsü’ cevabını veriyoruz. Zira, çevremizdeki gelişmeler göstermek­tedir ki, halkını arkasına alamayan, halkıyla bütünleşemeyen, halkının farklı kesimleri arasında sağlam bir birliktelik oluşturamayan yönetimlerin, “Küresel Şer Güç”ün yeni şeytani planları karşısında ayakta kalması hayli zor, hatta imkansızdır. (Bu konuda “kadife devrim”leri tahlil eden Cevat Özkaya, Tevfik Emin ve Yıldırım Canoğlu’nun yazıları ile Metin Önal Mengüşoğlu’nun ‘modern devletin esrarı’nı irdeleyen ma­kalesi mutlaka okunmalı.) Dolayısıyla, Türkiye’de halkının inanış, yaşayış ve giyiniş biçimine müdahil olmayı misyon edinmiş yasakçı bürokratik oligarşinin, aklını başına devşirip halkıyla barışmasının; hal­kın beklentisini daha fazla geciktirmemesi gereken iktidarın da artık harekete geçmesinin tam zamanıdır. Ülkede barış/ba­har havası estirecek ilk ve en esaslı adım anlamsız başörtüsü yasağının kaldırılması olacaktır. Unutulmamalıdır ki, ülkede­ki diğer gerilimleri azaltacak, özgürlük alanlarını genişletecek ilk adım da budur. Değilse, kimseyi ‘özgürlükçü, milliyetçi, vatansever, dine saygılı..’ olduğunuza inandıramazsınız. O halde tekrarlıyoruz: Başörtüsü özgür olmadan asla! Bu duruş ve teklifle karşınızda olan Umran’ın kapak dos­yası, Abdullah Yıldız, Ali Bulaç, Mahmud Rifat Kademoğlu’nun başörtüsünün felsefi temellerini ortaya koyan yazıları, avukat Sibel Eraslan ve emekli başsavcı Reşat Petek’in yasa­ğın hukukî çarpıklığını irdeleyen yazıları, Mesut Karaşahan’ın Avrupa’daki engizisyon cezalarının izini süren makale­si, Ahmet Mercan’ın “Yeis Yok” diye haykıran umut dolu ses­lenişi ve Mustafa Aldı’nın başörtüsü zulmü eksenin tarihe ka­yıt düşen edebiyat ürünlerini tahlil eden incelemesi ve diğer çeşnilerden oluşuyor. Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz “Soruşturma”ya cevap verme nezaketinde bulunan Sabahattin Zaim, Merve Kavakçı, Hayrettin Karaman, Cihan Aktaş, Mustafa Başoğlu, Abdurrahman Dilipak, Özdemir Erdoğan, Ayhan Bilgen, Naciye Kaynak’a teşekkürler ediyoruz. Keza, “Başörtüsü Yasağının Tutanağı” niteliğindeki belgenin Umran-Ek’te yayınlanmasına imkan veren Avukat Fatma Benli Hanımefendiye de şükranlarımızı sunuyoruz. Umran’ın bu sayısında, başörtüsü dosyasının yoğunluğu dolayısıyla, sayın Yıldırım Canoğlu’nun dizi yazısının 5.bölü- münü gelecek sayımıza tehir ederken Yaşayan İslam ve Kül- tür-Sarıat sayfalarımızı da iptal etmek zorunda kaldık. Başör­tüsü mücadelesinin yakın tarihimizdeki canlı timsallerinden ‘yürüyen hayrât’ Fevziye Nuroğlu Abla ile Fatma Kutluoğlu Hanımefendinin gerçekleştirdiği sohbeti ise zevkle okuyacağı­nızdan eminiz. Yeni Umran’larda buluşmak duasıyla.

 


  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353
  • Sayı: 352
  • Sayı: 351
  • Sayı: 350
  • Sayı: 349
  • Sayı: 348