Ümmet, Direniş ve Dirilişle Tarih Sahnesine Dönüyor

EDİTÖR                                                   Mart 2005, Sayı:127, Sayfa:1

ABD’nin başını çektiği emperyalist “şer ekseni”nin istila ve kuşatma operasyonlarının ana hedefi haline gelen İslam ümmeti, gerek iç gerekse dış dinamiklerin etkisiyle kuşanmaya başladığı direnişçi ve dirilişçi ruhla yeniden tarih sahnesine dönüş mücadelesi veriyor. Yaklaşık iki yüzyıllık bir geri çekilme, dağınıklık ve sömürgeleştirilme döneminin ardından, 20.asrın son çeyreğinde, hasretini çektiği birlik ve dayanışma çabalarını kırık-dökük başlatan Ümmet-i Muhammed’in, Evangelist-Siyonist şer ittifakının Yeni Haçlı Seferi karşısında zihinsel ve fiili planda direnişten dirilişle ve ‘yeniden ümmet olma’ bilincine doğru hızla yol aldığına tanık olmaktayız.Tarihte Haçlı Seferleri ve Moğol İstilası karşısında, birlikten yoksun olduğu için, perişan ve harab hale gelen İslam ümmetinin, iki asırlık bir çöküş döneminin ardından kendi aslî dinamiklerine dayanarak başlattığı direniş ve dirilişle tarihi nakışını nasıl değiştirdiğini asla unutmamalıyız. Çağdaş Haçlıların, bir yandan vahflî istilâlarını yaygınlaştırarak sürdürmek isterken öbür yandan da İslam ümmetini (yeni RAND raporunda görüldüğü üzere) etnik ve mezhebi temelde bölüp parçalamayı ve onları kolay yutulur lokmalar haline getirmeyi planlıyor olmaları, Ümmet-i Muhammed’in birlik ve dayanışma duygularını kamçılamalıdır ve kamçılayacaktır da. Müslüman halkların büyük çoğunluğunun, Evangelist-Siyonist saldırganlık karflısında gerek halk bazında, gerek âlimler/aydınlar bazında, gerekse yöneticiler bazında zihnen ve fiilen teslim olmayıp direnişle yönelmesi ‘ümmet bilinci’ni yeniden diriltmekte ve İslâm ümmetinin tarih sahnesine tekrar dönmekte olduğunun güçlü işaretlerini vermektedir. Esasen, -yazarımız Yıldırım Canoğlu’nun seri incelemesinde ortaya koyduğu gibi değerler arasındaki ‘kaçınılmaz’ mücadelenin değişmeyen yasalarıda, ümmetin dönüşünü zaruri kılmaktadır. Derginiz Umran, tam da böyle bir dönemeçte; ümmetin direniş ve dirilş çabalarına katkı sağlamak amacıyla bir dosya hazırladı. Yazarlarımızdan Tevfik Emin ümmetin öncelikle ‘tasavvur’ düzleminde yeniden inflasını, M.Rifat Kademoğlu ümmetin îman temeline dayalı bir birliktelik olduğu gerçeğini, M.Emin Göksu hac ibadeti bağlamında ümmet bilincini ele alırken; Necip Yolcu İslam’daki tarihsel mezhebi ve fıkhi ayrılıkların tevhid şemsiyesi altında toplanan ümmetin birliğine halel getirmeyeceğini inceliyor. ABD’nin ümmeti bölme girişimlerini gözler önüne seren gazeteci İbrahim Karagül’ün yazısı, Iraklı bilim adamı İsam er-Râvî’nin röportajı Irak bağlamında ümmet bilincinin ne büyük bir rahmet olduğunu kanıtlıyor. Umran’ın diğer sayfalarında yer alan Zafar Bangash’ın Savaşın Efendileri yazısı ile Alptekin Dursunoğlu’nun ABD-İran gerilimini değerlendiren analizini kaçırmamalısınız. Ayrıca Abdullah Yıldız’ın “Geçmişten Geleceğe Ko(nu)şanlar” dizisi çerçevesinde Prof.Dr. Sabahattih Zaim Hoca ile yaptığı sohbeti zevkle okuyacağınızı umarız. Yeni Umran’larda buluşmak duâsıyla.

 


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353