EDİTÖR Mart 2004, Sayı:115, Sayfa:1
Küresel planda 11 Eylül süreci ile alenileşen “İslâm’ın yoğunluğunu azaltma” yani İslâm Dininin hayata müdahale alanlarını daraltma operasyonu, son zamanlarda Türkiye başta olmak üzere İslâm dünyasındaki bazı Müslüman elitlerin, siyaset ve din adamlarının da bilerek ya da bilmeyerek bu projede “kullanılabilirlik” oranlarının ciddi ölçüde artması nedeniyle oldukça tehlikeli bir boyut kazanmış bulunuyor. Önceleri İslâm’ın insan ve toplum hayatının çeşitli alanlarına müdahalesi harici baskılarla önlenm eye çalışılırken; şimdilerde aynı şey “siyasal İslâmcı” eskisi yeni “light-İslâmcı” siyaset ve fikir erbabı tarafından dillendirilip talep edilir olmuştur. Fikir ve siyaset arenasında isbatı vücut etmek için din-siyaset ayrılığını çoktan içselleştirenler, artık “İslâm’ın bir devlet modeli öngörmediğini”, “dinin ekonomiye de, paraya da karıştırılmaması gerektiğini”, “İslâm birliğinin gereksiz olduğunu”... savunabilmekte; buna karşılık Avrupa Birliği’ne girmeye, ABD’nin yaldızlı “Büyük Ortadoğu Projesi” (bize göre “Yeni Yeşil Kuşak Projesi”) içinde taşeron olarak yer almaya can atabilmektedirler. İşte asıl tehlike buradadır ve bu yaldızlı projelere teşne olanlar, ABD-İngiltere-İsrail ittifakının Ortadoğu coğrafyasına nizam vermek için Öncelikle “ed-Dîn” olan İslâm’ı deforme edip dönüştürme/azaltma/budama/ laikleştirme/liberalleştirme/omurgasızlaştırma...’ya çalıştığını görememektedirler. Umran, “Yeni Yeşik Kuşak Projesi” olarak adlandırmayı teklif ettiği “Büyük Ortadoğu Projesi”nin öncelikle ve özellikle İslâm’ın özünü değiştirmeye, “Radikal/ Terörist İslâm”a karşı “Light/Ilımlı İslâm” üretmeye yönelik operasyonlarla işe başladığına dikkat çekmek ve bu konuda Müslümanları uyarmak amacıyla konuyu kapağına taşıdı. Bu çerçevede Yıldırım Canoğlu yeni bir şirk dini olan “Pazar Tektanncılığı"nı ve Yeni Yeşil Kuşak projesini, Mustafa Aydın “İslâmî yoğunluğu azaltma” operasyonlarını, yeniden Umran sayfalarını süsleyen Atasoy Müftüoğlu bu bağlamda yaşanan “şiddetli savrulmaları ve eyyamcılıkları” ele alıyorlar. Ahmet Cemil Ertunç ve Ramazan Kayan “ed-Dîn” olan İslâm’ın ne olduğu ve Müslüman’ın İslâm’dan ne anlaması gerektiğine ilişkin derinlikli yazılarıyla ufuk açarken, Dilaver Demirağ ye Muammer Yalçın “muhafazakârlık” kavramının İslâm’la ilişkisi(zliği)ni irdeliyorlar.Umran’ın Gündem bölümündeki gazeteci İbrahim Karagül'ün “Büyük Ortadoğu Projesi”nin arkasındaki sinsi niyetleri gözler önüne seren makalesi ile gazeteci Mustafa Özcan’ın Ezher’e yönelik “Tunus Modeli” operasyonları araştıran belgesel incelemesi Yeni Yeşik Kuşak’ı bütün boyutlarıyla kavramamıza yardımcı oluyor. Ayrıca Gündem’de yer alan Alptekin Dursunoğlu’nun İran, M.Nüzhet Çetinbaş’ın Kafkasya, Tevfik Emin’in Kıbrıs üzerine yazıları ise, dış politikaya ilişkin yeni perspektifler çiziyor. Umran’ın Yaşayan İslâm, Kültür ve Sanat, Analiz bölümleri yine dopdolu. Yeni Umranlarda buluşmamız ve dostlarınızı da Umran’la buluşturmanız dileğiyle.