ARAYIŞLAR ÇAĞINDA ÂRİF VE FÂZIL BİR ÂLİM MUHAMMED HAMİDULLAH

 

      Editör                                      Aralık 2022, Sayı: 340, Sayfa: 1 

Geçen yüzyıldaki İslâmî arayışların tarihini, diğer asırlarınkinden ayıran en önemli izler; sömürgecilik, emperyalizm, dünya savaşları, siyasî devrimler, imparatorluklardan ulus devletlere geçişler, kültürel altüst oluşlar, hilafet sonrası parçalanmalar, toplumsal çatışmalar, iktisadi düzen/düzensizlikler ve tüm bunların etrafında oluşan modern kültürel bir hayat üzerinden sürülür.

Kelimenin tam anlamıyla merak uyandırıcı hayatı ve bizi bugün de meşgul eden soru(n)lara cevap veren düşünceleri sebebiyle merhum Muhammed Hamidullah ise bahsettiğimiz bu yüzyıl boyunca sayılan değişimlere âdeta ilk elden şahit olan, kişisel olarak değişimlerin insanlar üzerindeki etkilerini bizatihi yaşamış İslâm âlimlerinden biridir. Bu bakımdan Hamidullah adı sadece 16 Muharrem 1326/ 19 Ocak 1908’de Haydarabat’ta doğmuş, 13 Şevval 1423/17 Aralık 2002’de Jacksonville şehrinde vefat etmiş ve geriye çok sayıda eser bırakan bir kişinin adından ibaret değildir. Zira Hamidullah çok yönlü, hayatını ilme adamış, Allah’ın kendisine bahşettiği nimetleri O’nun rızası doğrultusunda kullanmayı kendine düstur edinmiş bir âlim olması hasebiyle Müslümanlar için bir örneklik teşkil eder.

İçinde yaşadığı dünyanın meselelerine, siyasi ve kültürel aktüalitesine kayıtsız kalmayan Muhammed Hamidullah’ın eserlerinde Peygamberimiz’i (s.) şahsi hayatı ile değil, toplum hayatı, siyaset, ekonomi kültür, askeriye, medeniyet başka bir ifadeyle sünnet bütünlüğü ve kavramları ile birlikte ele aldığını söylemek yanlış olmaz. Kılı kırk yaran dikkati, devamlı kendini ve eserlerini yenileyen yazma tarzının esası, İslâm Peygamberi’nin ulvi hayatının ameli ve insani görünüşünü aydınlatmaya hizmet eden malumatı toplamak ve bir araya getirmektir.

Haklı şöhreti bütün İslâm âlemini kuşatan Muhammed Hamidullah, ilmî ölçüler içinde belgelerin objektif değerlendirmesiyle meydana getirdiği eserleriyle Müslümanlara şuur kazandırdı. Onun hayatı bir yanıyla üç şehrin hikâyesidir: Doğduğu Haydarabat’ta, haymatlos yani vatansız olarak yaşadığı Paris ve elbette “kütüphane zenginlikleri ve ilmî muhitlerde tanıyabildiği faziletli âlimlerinin yüksek seviyeleri ile gönlünü heyecanlandıran” İstanbul. “İkinci ilim yurdum” dediği Türkiye serüveni 1932’de kütüphanelerde araştırma yapmak için İstanbul’a gelmesiyle başlar. Hamidullah Hoca, 1951’de düzenlenen Müsteşrikler Kongresi’ndeki İslâm hukuku odaklı tebliğiyle ses getirdi. Kendisi üniversitelerin İslâmî konulara soğuk baktığı yıllarda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde 1952’den 1975 yılına kadar sözleşmeli profesör unvanıyla hem üniversite öğrencilerine hem de herkese açık ders ve konferanslarıyla Türkiye’nin yeniden İslâmlaşma sürecine katkı sundu.

Muhammed Hamidullah’ın yazdıklarıyla yapmaya çalıştığı, Müslümanların dünyaya hep İslâm penceresinden bakmalarını salık vermek ve bu konuda inananların ferdi hayatından aile hayatına, ticaretinden hukukuna, eğitiminden siyasetine kadar her alanda İslâm’ı referans alan bir bakış açısını yaygınlaştırmaktı. Hiç şüphesiz Türkiye’deki dinî yayıncılıkta, dinî bilgilerin seviye kazanmasında ve İslâmiyet’le alakalı ilmî birikimin teşekkülünde Hamidullah’ın eserleri etkili olmuştur. Nitekim Hasan Basri Çantay, 1961’de onun Batılılara İslâm’ı anlatmak üzere yazdığı giriş kitabını alakayla okuduğunu belirtme gereği duymuştur.

 Öte yandan bunun sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını düşünmek Hamidullah’ın sınırları aşan tesir sahasını kavramayı kolaylaştırabilir. Fatih Ali Hasaneyn, Hamidullah’ın İslâm’ın erkân ve temel amaçlarını anlatan söz konusu kitabının bizzat Aliya İzzetbegoviç tarafından 1980’lerde İngilizceden Boşnakçaya çevrildiğini kaydetmektedir. Bununla birlikte kitap ve makalelerinin Türkiye’deki tercümeleri, dünyada hiçbir dilde Türkçede olduğu ölçüde neşredilmediği kaydedilmelidir. Dolayısıyla Türkiye’deki ilmî ve tarihî birikime, potansiyele ve talebelerine özel bir ihtimam gösteren Hamidullah’ın hem akademiye hem de genel olarak İslâmî ilimlere katkısı inkâr olunamaz. Ayrıca alçakgönüllü mütevazı kişiliği hakkında sohbet üslubuyla yazılmış, kişisel anekdotlarla renklendirilmiş hatıraların yoğunluğu göze çarpmaktadır.

Biliyoruz ki Muhammed Hamidullah’ın dünyası, olması gerektiği hâliyle bizim dünyamızdır. Bizim için güncel olmasının sebebi, bugün yüz yüze olduğumuz neredeyse tüm büyük fikrî ve siyasi meydan okumaları belirginlikle ortaya koymasıdır. Bunlar anayasa sorunundan İslâm iktisadı bahsinde söylenebilir ve düşünülebilir olanın sınırlarına, modern zamanlardaki göçmenlerden dinî ve siyasi ahlaka uzanan bir yelpazedir. Çağdaş İslâm kültür mirası içinde pek mühim yer tutan Hamidullah’ın kitapları her şeyden önce verili İslâmî hakikatleri teferruatlı şekilde Batılılar başta olmak üzere çağdaş dünyaya anlatıyordu. Onun Kur’ân’ı ve İslâm’ı anlatmaya dönük her eseri, kıvrak zekâsını ve ele aldığı konular hakkında, daha önce düşünülmemiş yepyeni boyutları ortaya sermektedir.

 İslâmî ilimlere bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşarak uzmanlık alanının dışında da inceleme ve araştırmalar yapan ve bunları ilk kaynaklara dayandırmaya çalışan Muhammed Hamidullah, özellikle İslâm tarihiyle ilgili metinlerinde sadece tarihî bilgileri aktarmakla kalmamış, bazen olayların geçtiği yerlere bizzat gidip incelemeler yaptıktan sonra kendi yorum ve değerlendirmelerini katmıştır. Bu yönüyle İslâm geleneği içerisinde modern zamanlarda rihle geleneğini temsil eden sembol isimlerden biridir. Seyahatlerinin, uğraş ve çabalarının ana gayesi İslâm’ı anlama ve anlatmak olan Hamidullah bir yandan da ele aldığı konularda daha evvel yazılmış eserlerin eleştirisini yapmıştır. İslâm Peygamberi’nin hayatını, savaşlarını ve mücadelesini olduğu gibi ortaya koymuştur.

Onun Kur’ân-ı Kerim tarihi hakkındaki etütleri ise öteden beri tekrarlanan zanları, ortaya atılmış ve atılmakta olan iddiaların reddini, dolayısıyla eleştirisini içermesi bakımından pek kıymetlidir. Asıl özgün yanı karakteri, imanı, azim ve sebatı olan Muhammed Hamidullah birçoklarının anlaşılmaz bir tarihî seyir karşısında dünya görüşlerine ya da kendi kabuklarına çekildikleri bir zamanda ilmî tetkiklerinden vazgeçmedi.

Titiz ve disiplinli tarzıyla cümle âlemin yakından tanıdığı ve ardında bir devasa külliyat bırakan Muhammed Hamidullah’ı vefatının yirminci senei devriyesinde yeniden hatırl(t)ama gereği duyuyoruz. Düşünce ve kültür dünyamızın sembol şahsiyetlerini çeşitli vesilelerle anmak, yazdıklarını tekrar okumak, ıslah, tecdit yahut öze dönüş çabalarını daha da anlamlı kılacaktır. Zira İslâm’ı temel kaynaklardan öğrenmek, bu bakış açısını, değişen zaman ve şartlarda esasları muhafaza ederek hayatımıza ve topluma hâkim kılmaya çalışmak asıl meselemizdir. Gerçek manada takva sahibi olan Hamidullah, araştırmalarının yanında usul ve üslubuyla da farklıydı Bu çerçevede hem Fazlurrahman’ı hem Hamidullah’ı yakından tanıyan bir İslâm felsefecisinin şu veciz kıyası hatırlanmalıdır: “Fazlurrahman bir mütefekkir, Hamidullah ise hem âlim hem mütefekkir.”

Kalıp yargılar insanları hakkaniyetli bir şekilde değerlendirmeyi engelliyor, ilişkileri yönlendiriyor, sürtüşmelere yol açabiliyor. Muhammed Hamidullah, sadece ilmî eserleri ile değil, ahlakı, zahitliği, adanmışlığı ile de müstesnaydı. İlim, amel, ahlak ve ihlâs birlikteliği arayanlar onun fisebilillah/Allah yolunda mücadele ve mücahede içindeki sabırlı ve sebatkâr duruşa sahip olmasından hemen etkilendiler. Kendisini inciten kimselere karşı hiçbir şekilde kin duygusu beslemiyordu, hatta çoğu zaman fikirlerinden dolayı kendisine tepeden bakan, tahkir edici ifadeler kullanan kişiler için bile dua ediyordu.  

 Denilebilir ki onun yazdıklarını hayatı ışığında okumak, insanı alçakgönüllü, dengeli ve ölçülü olmaya götürür.  Hâsılı dünyevi ikbal ve hazlara değer vermeden sahabe nesli gibi yaşayan Hamidullah bugün bizler için İslâm’a adanmış örnek yaşamıyla bir model, bir yol göstericidir. Biz onun hatırası önünde eğilir; büyük ve takva sahibi bir âlim olarak yaptıklarından dolayı kendisi için rahmet-i ilahiyyeyi niyaz ederiz.

Yeni sayımızda buluşmak temennisiyle…

Umran


  • Sayı: 364
  • Sayı: 363
  • Sayı: 362
  • Sayı: 361
  • Sayı: 360
  • Sayı: 359
  • Sayı: 358
  • Sayı: 357
  • Sayı: 356
  • Sayı: 355
  • Sayı: 354
  • Sayı: 353