EDİTÖR Ekim 2003, Sayı:110, Sayfa:1
Amerikan hayat tarzının medya ve askeri güç eşliğinde tüm dünyaya dayatılmasından ibaret olan “globalleşme” yaldızlı küresel saldırganlık, yerküremizi işgal ve istilâ plânlarına karşı yegâne direnç merkezi olma potansiyeli taşıyan İslâm coğrafyasını hedef almış bulunuyor. Askeri planda cılız olsa da, “küresel değerlerce meydan okuyan dünya görüşü, hayat tarzı ve gelecek tasarımı ile insanlığın topyekün kurtuluşunu gerçekleştirmeye aday olan İslâm ümmeti, Kuı’ân ve sünnetten aldığı tükenmez enerjiyle büyük ve uzun soluklu yürüyüşünü sürdürüyor. 11 Eylül’le alenileşip uygulama planına konulan küresel saldırganlık, ilk etapta Afganistan ve Irak saldırıları ile ümmetin bu azametli yürüyüşünü ve direncini kırmaya yönelik “topyekün savaşan sadece askerî boyutu olarak öne çıktı. Ama “Küresel Şeytanlık” açısından aslolan İslâm’ın ve Müslümanların direncini kırmaktı ve dolayısıyla da salt askerî tedbirlerle yetinilemezdi.ABD öncülüğündeki “Şeytan İttifakı”, şimdilerde İslâm dünyasına yönelik kapsamlı bir psikolojik savaş yürütüyor. Müslüman dünyanın moralini ve moral değerlerini felce uğratarak onları manen çökertip teslim almayı ve tüm dünyaya olduğu gibi Müslümanlara da Amerikan tipi hayat tarzını benimsetmeyi hedef alan bu sinsi savaş, ilk önce pilot uygulama olarak 28 Şubat sürecinde Türkiye’de denendi. Küresel Şeytanlık,Türkiye’de uygulayıp bazı mesafeler katettiği bu menhus plânı şimdi tüm İslâm âlemine teşmil etmeye çalışıyor. Adına “Türkiye Modeli” denilen bu şeytanî plân/tuzak; İslâm’ın laik, liberal, ulusçu yorumlarını öne çıkararak onu, devlet yönetiminden(kamusal alandan) bireysel yaşama kadar hayatın bütün alanlarını dizayn etmeye yönelik iddialarından soyutlamayı ve vicdanlara, camilere hapsederek adeta folklorik bir unsur haline getirmeyi hedefliyor. Umran, bu sayısında; ümmetin önündeki bu sinsî tuzakları deşifre eden kapsamlı bir dosya sunuyor. Küresel şeytânı saldırganlığın pilot bölge olarak seçtiği Türkiye’den başlayarak tüm İslâm ümmetine karşı başlattığı psikolojik savaşın sonucu olarak uç vermeye başlayan Müslümanlardaki oportünist ve revizyonist eğilimleri Yıldırım Canoğlu, melezleşme ve dejenerasyon olgusunu Mustafa Aydın, kimlik ve zemin kaymasını Metin Alpaslan, protestanlaşma ve değişim/dönüşüm süreçlerini Hikmet Demir, 'duruksuzluk’ durumunu A.Cemil Ertunç, dünyevileşme ve kapitalistleşme sorunsalını Dilaver Demirağ ve nihayet ‘hiçleşme’ tehlikesini Murat Kirişçi tahlil ediyor ve çözüm yollarını araştırıyorlar. Şemseddin Özdemir’le yapılan röportaj ise, ümmetin bu “küresel kuşatma”yı nasıl yarabileceğinin imkânlarını işaret ediyor. Umran’ın diğer bölümleri de kapak dosyasıyla bir biçimde ilintili: Analiz bölümümüzde “Küreselleşme”ye köklü eleştiriler getiren büyük düşünür J.Baudrillard’ın derinlikli makalesini, I.M.Lapidus’un İslâm’ın tarihsel potansiyelini irdeleyen konuşması izliyor. Yaşayan İslam bölümümüzde bizi Asr-ı Saadet dönemlerine götüren A.C.Ertunç’un yazısı, hak-batıl savaşında şeytanî tuzakların nasıl aşılacağına ilişkin ipuçları sunuyor. Aktüel iç ve dış gelişmelerin arka plânını sorgulayan Gündem bölümümüzle; geziden edebiyata, tarihten hikayeye, fıkraya, dergi ve kitap tanıtımına kadar zengin bir içeriğe sahip olan Kültür-Sanat bölümümüz ve klasikleşen ek’imiz okuyucuya doyurucu ve zevkli metinler sunuyor. Yeni Umran’larda buluşmak duasıyla.