Abdurrahman ARSLAN Ekim 2011, Sayı: 206, Sayfa: 30
Günümüzde, çok çeşitli kültürlerin belli bir coğrafyada ötekilerin “farklılıklarını” kabul ederek yan yana yaşamasından söz edildiğinde mutlaka dile getirilen söylemlerden biri hoşgörü olmaktadır. İçinde yer aldığı kültüre, tarihe ve coğrafyaya göre değişen biçimlerde olsa da gittikçe yaygınlaşan bu sözcüğün ifade ettiği anlam evreni bir zorunluluğun dayatılmasına dönüşmektedir. Yakın tarihlerde tanınmış fakihlerden Hayreddin Karaman’ın Yeni Şafak gazetesinde hoşgörü meselesini İslâm temelinde eğilerek hoşgörünün İslâm nazarındaki konumunu, sorunlarını irdelemesinin ardından medyada meydana gelen tartışmalar bu dayatmacılığın ulaştığı boyutları gözler önüne serdi. Farklılık karşısında tahammül göstermekten başlayarak, umursamamak, metanetle karşılamak, merak etmek, şevkle onaylamak gibi biçimler gösterebilen hoşgörüyü geniş bir çerçevede İslâm cihetinden sorgulamanın gerekliliği ortada. Çok uluslu imparatorluklar, toplumlararası birlikler, ulus devletler, modern ve postmodern zamanlar gibi farklı hoşgörü rejimlerinin Müslümanlar açısından ne ifade ettiğini Abdurrahman Arslan’la konuştuk. (Asım Öz)
Yazının Devamı İçin Tıklayınız.